Sevgili okurlarım herkese merhaba;


Türkiye’de haber yayıncılığına farklı bir soluk getirmeyi amaçlayan, bana ve bir çok otoriteye göre önümüzdeki dönemde habercilik mesleğine damga vuracak bir anlayışla yayın hayatına hızlı giriş yapan Ekol TV'yi ve ekoltv.com.tr'yi tebrik ediyorum. Yeni dönem hayırlı uğurlu olsun.


Bendeniz de biliyorsunuz Ulusal Kanal'da hafta içi her gece Gece Hattı yayınıyla gündemin nabzını tutuyorum. Ayrıca bundan böyle köşe yazılarımla ekoltv.com.tr haber sitesinde siz okuyucularımla buluşacağım.


BM KARAR TASARISI NEYİ DEĞİŞTİRDİ?


Tüm haber kanallarında, 'Filistin karar tasarısı BM'de onaylandı'. '143 ülkeden evet 9 ülkeden hayır oyu ile tasarı kabul edildi' gibi anonsları ve alt yazıları duymaya, görmeye başladık. TV yorumcuları hemen ekranlardaki yerlerini aldılar ve karar tüm dünyaya hızlıca duyuruldu ama ne acı ki tüm bu yayınlar yapılırken bile Gazze'deki son kale olan Refah vurulmaya devam ediyordu. Yine siviller ölüyor, yine çocuklar uykularında katlediliyordu.


Diğer taraftan dünyada ne oluyordu peki? Danimarka Kralı mesela, balkonundan Filistin bayrağı sallayıp Filistin'e desteğini belirtiyordu. İtalya'da aktivistler tabelaları Filistin'e özgü küçük maskotlara dönüştürüyordu sırf bu zulüm görünsün, bilinsin, farkına varılsın diye.


Yine Filistin için, Eurovision finalinde Norveçli Alessandra Mele, İsrail'in finale kalması sonrası yarışmadan çekildiğini açıklıyordu. Cem Adrian, Zürih konserinde "Ne Ağlarsın" türküsünü gözyaşları içinde Gazze için söylüyordu.

Tüm dünyada Filistin’e destek denince çok fazla örnek gösterilebilir onu da diyeyim.


Peki ne oluyor?


Filistin karar tasarısı BM’de onaylanıyor, kim inanır buna?


Bombalar susuyor mu?


Sivil ölümleri duruyor mu?


Bebeklerin çığlık sesleri kesiliyor mu?


Koca bir HAYIR! HAYIR! HAYIR!


Hiç kimsenin umudu yok diyeyim. Herkes bir kurtuluş bekliyor. Bu Türkiye olursa harika olur ya da başka bir ülke ya da başka başka ülkeler. Ama bir kurtuluş aranıyor. Bu soykırım bitsin yeter ki. Bu zulüm dursun, son bulsun yeter ki.


BAŞARISIZLIĞIN BEDELİ NASIL OLMALI?


Sandıktan gelen mesaj ne diyordu 31 Mart'ta? 'Artık değişin' diyordu. Son seçim kime sesleniyordu? Mevcut hükümete idi mesaj. Bir taraftan nedeni araştırılıyordu yenilginin çünkü son 22 yılda böyle bir başarısızlık görülmemişti. Seçim sonrası yapılan ilk AK Parti MYK Toplantısı'nda oy oranlarının düştüğüne dikkat çekiyordu Cumhurbaşkanı Erdoğan. Bunun temel sebebinin 10 ay önce AK Parti’ye oy veren seçmenlerin bu sefer sandığa gitmemesi olduğunu savunuyordu ve 'Ortada sadece bir oy kaybı değil, kan ve ruh kaybı var' diyordu ve ekliyordu 'Ya hatalarımızı görerek kendimizi toparlarız ya da güneşi gören buz misali erimeye devam ederiz.'


Cumhurbaşkanı Erdoğan buz misali erimemek ve zaman kazanmak için acaba muhalefetle yumuşama adı altında bir döneme mi girmişti?


Evet görünen o. Aynen de yeni bir döneme girilmişti. Yumuşama deyin, başka bir şey deyin ama görünen şu: Seçimin üzerinden yaklaşık bir buçuk ay geçti ama hala bir açıklama ya da özeleştirisi görmedik. Dileriz özeleştirisi ve sonrasında bir değişim adımı gelir. Özeleştiri ile beraber değişim de şart öncelikle. Mutlaka halktan bu kopuşun demokratik hali sorgulanmalı. İl ve ilçe teşkilatları görevlendirmeler açısından yenilenmeli. Kadrolara daha üretken, görev bilinci taşıyan, kendini yenileyen, hayalleri olan, başarıya aç olan isimler getirilmeli. Aksi halde bu yenilgi daha büyük ve daha ağır bir yükle karşımızda olur. Bizden söylemesi.


Görüşmek üzere…