31 Mart'ta yapılan yerel seçimlerde muhalefet büyük bir başarı elde etti.
CHP birinci parti olurken AK Parti ise elindeki kritik belediyeleri kaybetti.
AK Parti seçmeninin sandığa yüzünü çevirmesi dikkatleri CHP'nin üzerinde topladı.
Muhalefetin, 31 Mart rüzgarını arkasına alarak daha da güçlenmesi bekleniyordu.
Ancak CHP içinde patlak veren yeni krizler olumlu havayı kısa sürede dağıttı, 31 Mart büyüsü bozuldu.
Seçimlerin hemen ardından onlarca CHP'li belediyede görülen akraba-eş-dost atamaları toplumda büyük tepkiye yol açmış, CHP bu süreçte ilk yarayı almıştı.
Ardından partide yaşananları 5 maddede kısaca özetlemek gerekirse;
1- Kemal Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlık koltuğunu kaybettiği kurultayla birlikte başlayan liderlik sorunu aşılamadı.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun parti üzerindeki etkisinin Özel'den daha fazla olduğu konuşuluyor.
Çok başlılık görüntüsü, partinin iktidar olmasının önündeki en büyük engel.
Çünkü Altılı Masa sürecinde bu duygu test edildi.
Seçmen, Altılı Masa yapısına ve CHP içindeki dağınıklığa güvenemedi. Seçim dönemi nereye gitsek, kiminle konuşsak "Bunlar kendi aralarında kavga eder, ülkeyi yönetemezler" kaygısını görebiliyorduk.
2- "Normalleşme" politikaları nedeniyle Özel'in, iktidarın kontrolünde hareket ettiğine inanan ciddi bir kitle var.
Bu algının kök salmasında parti içi muhalefetin payı büyük. Özel'e yönelik eleştirilerin merkezine "normalleşme" adımlarını koyan bazı CHP'liler, etkiledikleri kitlelerde bu yönde bir kanaat oluşturdu.
Özgür Özel geniş bir CHP kesimi tarafından, Muharrem İnce kadar olmasa da onların ifadesiyle "Saray'ın adamı" damgasını yedi.
3- Kurultay hesapları yapan parti içi muhalefet de güçleniyor. Özellikle Kılıçdaroğlu merkezli yapının parti üzerinde hatırı sayılır bir ağırlığı var.
Bir de Kılıçdaroğlu ile hareket etmeyen ama mevcut yönetime farklı gerekçelerle muhalif olan gruplar da CHP içinde iktidar mücadelesi yürütüyor.
4- İmamoğlu ve Mansur Yavaş arasındaki Cumhurbaşkanı adaylığı rekabeti de CHP'ye zarar veren ve 31 Mart büyüsünü bozan önemli etkenlerden biri.
Adaylık peşinde koşulduğuna inanılması, konserlere harcanan yüz milyonlarca lira, bazı belediyelerde hizmetlerin aksaması, belediyelerin iyi yönetilemediğine dair oluşan şikayetler her iki isme de zarar veriyor.
5- CHP'nin henüz ayakları yere basan bir siyaset üretememesi de CHP'yi bekleyen en büyük tehlikelerden biri...
Değişimle birlikte partide politik bütünlük sağlanamadı.
DEM Parti ile yakınlaşmayı savunanla, buna şiddetle karşı çıkan aynı partide siyaset yapıyor.
Siyaseti Atatürkçülük ve milliyetçilik üzerinden tarif edenle bu görüşlere tamamen zıt olanlar bu çatı altında yer bulmaya çalışıyor...
Bu politik-ideolojik dağınıklıkla da baş edemeyen parti yönetimini daha zor günler bekliyor.
*
CHP'de yaşananları gördüklerim ve işittiklerim üzerinden özetledim...
31 Mart'ın birinci partisi olan CHP bu krizlerin içinden güçlenerek mi çıkar yoksa problemler daha da derinleşir mi zaman içinde göreceğiz...