Türkiye için feda edilmiş bir ömür: Ulu Önder Atatürk 57 yıllık ömrüne neler sığdırdı?
MİRAY EZGİ ÇELEN / EKOLTV.COM.TR
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu lideri, Kurtuluş Savaşı’nın başkomutanı, başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 1938 Perşembe sabahı saat 9’u 5 geçe hayatını kaybetti. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümüyle tüm ülke yasa boğuldu. Millî Mücadelemizin önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ebedi yolculuğuna uğurladığımız acı günün, bugün 86’ncı yıldönümü olması nedeniyle her yıl olduğu gibi saat 09.05’te sirenler çalınarak saygı duruşunda bulunuldu.
‘AÇTIĞI YOLDA GÖSTERDİĞİ HEDEFE’
Sadece Türkiye Cumhuriyeti için bir lider, Millî Mücadele’de umut ışığı, Türk milleti için yol gösterici olmakla kalmayan Mustafa Kemal Atatürk, dünyada da yaktığı istiklal ve hürriyet meşalesiyle saygı duyulan liderler arasındadır. ‘Ya istiklal ya ölüm’ sözleriyle çıktığı milli mücadele yolunda Türk halkını çağdaş ve demokratik bir seviyeye getiren, Türkiye Cumhuriyeti’ni gençlere emanet eden Ulu Önder Atatürk’ün ‘açtığı yolda gösterdiği hedefe ilerlemek’ bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının en birincil görevidir.
86 YIL SONRA BİLE “YÜZYILIN DAHİSİ”
Başkomutan, sadece ölüm gününde veya milli bayramlarda anılan tarihi bir kişilik olmayarak; her gün Türk halkına bıraktığı zamansız eserlerle, yol gösterici bir lider niteliği taşımasıyla, ona ‘yüzyılın dâhisi’ denmesinin hakkını ölümünden 86 yıl geçmişken bile vermektedir. Peki Türk halkına istiklal, tam bağımsızlık, medeniyet kazandıran Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk 57 yıllık ömrüne ne sığdırdı?
ÇOCUKLUK VE GENÇLİK YILLARI
Mustafa Kemal 1881 yılında Selanik’te üç katlı pembe panjurlu bir evde doğdu. Mustafa Kemal’in; babası Ali Rıza Efendi, annesi Zübeyde Hanım, kardeşi Makbule Hanım’dır.
1902 yılında teğmen rütbesiyle Harp Okulu’ndan mezun olan Mustafa Kemal Harp Akademisi’ne girerek oradan da 1905 yılında yüzbaşı rütbesiyle mezun oldu.
SAVAŞ YILLARI
1905 yılında Şam'daki 5. Ordu emrine atandı. Aynı yıl bazı arkadaşlarıyla birlikte, gizli olarak, Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’ni kurdu. Daha sonra merkezi Manastır’da bulunan 3. Ordu karargâhına atandı. Kendisine Selanik’teki görevine ek olarak Üsküp-Selanik arasında Doğu Demiryolu Müfettişliği görevi verildi.
İttihat ve Terakki Cemiyeti Merkez Komitesi’nce Meşrutiyet’in ilanını takiben baş gösteren tepkileri önlemek için Trablusgarp’a gönderildi. Buradaki huzursuzluğu giderdikten ve devlet otoritesinin kurulmasını sağladıktan sonra Ocak 1909’da Selanik’e döndü.
3. Ordu Selanik 2. Redif Tümeni Kurmay Başkanlığına getirildi. 31 Mart Vakası olarak tarihe geçen isyanın çıkışı üzerine 15-16 Nisan 1909'da Hüseyin Hüsnü Paşa komutasındaki Hareket Ordusu ile bu ordunun kurmay başkanı olarak Selanik'ten İstanbul'a hareket etti.
1911 yılında Trablusgarp Savaşı’na gönüllü olarak katıldı. Rütbesi binbaşılığa yükseltildi.
Ekim 1912'de Balkan Savaşı başlayınca Mustafa Kemal Gelibolu ve Bolayır'daki birliklerle savaşa katıldı. 21 Temmuz 1913’te kurmay başkanlığını yaptığı Bolayır Kolordusu, Edirne’yi Bulgarlardan geri aldı. Aynı yıl Sofya’ya askerî ataşe olarak atandı. Bu görevde iken 1914 yılında yarbaylığa yükseldi. Askerî ataşelik görevi Ocak 1915'te sona erdi.
"BEN SİZE TAARRUZU EMRETMİYORUM, ÖLMEYİ EMREDİYORUM!"
25 Nisan 1915'te Arıburnu'na çıkan düşman kuvvetlerini, Mustafa Kemal'in komuta ettiği 19. Tümen Conkbayırı'nda durdurdu. Mustafa Kemal, bu başarı üzerine albaylığa yükseldi. İngilizler 6-7 Ağustos 1915'te Arıburnu'nda tekrar taarruza geçti. Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferi’ni kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe, 21 Ağustos'ta ikinci Anafartalar zaferleri takip etti. Mustafa Kemal'in askerlerine "Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!" emri cephenin kaderini değiştirdi.
“ÇANAKKALE GEÇİLMEZ”
1915 yılı başında Esat Paşa komutasındaki 3. Kolorduya bağlı olarak Tekirdağ’da kurulacak 19. Tümen Komutanlığına atandı. 1914 yılında başlayan Birinci Dünya Savaşı'nda, Çanakkale'de bir kahramanlık destanı yazıp İtilaf devletlerine "Çanakkale geçilmez!" dedirtti.
7. Ordu Komutanı olan Mustafa Kemal, bu cephede İngiliz kuvvetlerine karşı başarılı savunma savaşları yaptı. Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasından bir gün sonra, 31 Ekim 1918'de Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına getirildi.
SAMSUN’A ÇIKTI, KONGRELER YAPTI!
Mondros Mütarekesi'nden sonra İtilaf devletlerinin Osmanlı ordularını işgale başlamaları üzerine Mustafa Kemal 9. Ordu Müfettişi olarak 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı. 22 Haziran 1919'da Amasya'da yayımladığı genelgeyle "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını" ilan edip Sivas Kongresi'ni toplantıya çağırdı. 23 Temmuz-7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum, 4-11 Eylül 1919 tarihleri arasında da Sivas Kongresi'ni toplayarak vatanın kurtuluşu için izlenecek yolun belirlenmesini sağladı.
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ AÇILDI
23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması yolunda önemli bir adım atıldı. Meclis ve Hükümet Başkanlığına Mustafa Kemal seçildi. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kurtuluş Savaşı'nın başarıyla sonuçlanması için gerekli yasaları kabul edip uygulamaya başladı.
Sarıkamış, Kars ve Gümrü'nün kurtarılması, Çukurova, Antep, Maraş ve Urfa’nın başarıyla savunulmasının ardından Birinci İnönü Zaferi İkinci İnönü Zaferi Sakarya Zaferi Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğini belirleyen zaferler olmuşlardır.
“EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR”
İsmet İnönü tarafından Cumhuriyet’in ilk hükümeti kurulurken Türkiye Cumhuriyeti; "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ve "Yurtta barış cihanda barış" temelleri üzerinde yükselmeye başladı.
Mustafa Kemal, 24 Nisan 1920 ve 13 Ağustos 1923 tarihlerinde TBMM Başkanlığına seçildi. Bu başkanlık görevi, devlet-hükümet başkanlığı düzeyindeydi. 29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildi ve Atatürk ilk cumhurbaşkanı seçildi. Anayasa gereğince dört yılda bir cumhurbaşkanlığı seçimleri yenilendi. 1927,1931, 1935 yıllarında TBMM Atatürk'ü yeniden cumhurbaşkanlığına seçti.
Atatürk özel yaşamında sadelik içinde yaşadı. 29 Ocak 1923’te Latife Hanım evlendi. Bu evlilik 5 Ağustos 1925 tarihine dek sürdü. Çocukları çok seven Atatürk, Afet (İnan), Sabiha (Gökçen), Fikriye, Ülkü, Nebile, Rukiye, Zehra adlı kızları ve Mustafa adlı çobanı manevi evlat edindi. Abdurrahim ve İhsan adlı çocukları himayesine aldı.
SON NEFESİNE KADAR MÜCADELE ETTİ
Ömrünün kalanını da ülkesine adayan Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, son nefesine kadar ülkesi için çalışmaya ve güçlü olmaya devam etti. Bütün hayatı savaş sahalarında mücadele içinde geçen Atatürk, siroz hastalığına yenik düşerek, 10 Kasım 1938 Perşembe saat 9’ü beş geçe Dolmabahçe Sarayı’nda hayata gözlerini yumdu.
“İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal… İkinci Mustafa Kemal, onu “ben” kelimesiyle ifade edemem; o ben değil, bizdir!” demişti Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Büyük adamlar ölür fikirleri ölmez o yüzden ‘İnanın Mustafa Kemal’ler tükenmez’. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü sevgi, saygı minnet ve özlemle anıyoruz…