Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK) son kararıyla birlikte, özel üniversiteler de ikinci öğretim programlarını sonlandırmaya hazırlanıyor. YÖK Başkanı Erol Özvar'ın açıklamasına göre, ikinci öğretim programları genellikle mesai saatleri dışında veya hafta sonlarında verilen eğitim seçeneklerini içeriyordu. Ancak yeni düzenlemeyle beraber, bu programlar da artık vakıf üniversitelerinde uygulanmayacak. Üniversitelerdeki önemli değişikliğin ardından gözler “Üniversitelerde ikinci öğretim kalktı mı? 2024 Vakıf ve özel üniversitelerde ikinci öğretim (İÖ) kapandı mı?” sorularının yanıtına çevrildi. İşte Üniversitelerde 2. öğretimde son durum…

İKİNCİ ÖĞRETİM NEDİR?

İkinci öğretim, çeşitli eğitim programlarında derslerin akşam saatlerinde veya hafta sonlarında düzenlendiği bir eğitim modelidir. Bu programlar, öğrencilerin çalışma saatleri içinde eğitim alamadıkları veya diğer sebeplerle gündüz saatlerinde örgün eğitimi takip edemeyenler için tasarlanmıştır. İkinci öğretimde öğrenciler, örgün eğitimdeki gibi aynı eğitim içeriğini alırlar ancak daha esnek bir zaman diliminde öğrenim görürler.

Özellikle iş hayatıyla eğitimi denkleştirmek isteyen veya diğer kişisel sebepleri olan öğrenciler için önemli bir seçenek olan ikinci öğretimde, öğrenciler genellikle daha düşük puanlarla kayıt olabilirler. Ancak bu öğrencilerin ödemesi gereken harç ücretleri örgün öğretime göre farklılık gösterebilir. Sonuç olarak, ikinci öğretim programları Türkiye'de yükseköğretimde çeşitliliği artıran ve öğrencilere daha fazla seçenek sunan önemli bir eğitim modelidir.

İKİNCİ ÖĞRETİM KALKTI MI?

Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, son açıklamasında, devlet üniversitelerindeki ikinci öğretim programlarının kapatılmasının üniversitelerdeki program kalitesini artırmaya yönelik en önemli adımlardan biri olduğunu belirtti. Özvar, devlet üniversitelerinde olduğu gibi vakıf üniversitelerinde de ikinci öğretim programlarının yerine istihdama yönelik ve geleceğin mesleklerine uygun programların oluşturulacağını vurguladı.

DHA'nın aktardığı habere göre, Yükseköğretim Kurulu'nun 259. Üniversitelerarası Kurul Toplantısı'nda bu konuların ele alındığı bildirildi. Bu adımın, Türkiye'deki yükseköğretim sisteminde önemli bir dönüşüm sürecinin başlangıcı olarak değerlendirildiği ifade edildi.

"İSTİHDAM BAĞI AZALAN PROGRAMLARIN KONTENJANLARINI AZALTIYORUZ"

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Erol Özvar, YÖK'ün gelecek dönem vizyonunun önemli başlıklarından birinin istihdama duyarlılık olduğunu vurgulayarak, "İstihdamla bağı azalan programların kontenjanlarını kademeli olarak azaltıyoruz. Yükseköğretim Yürütme Kurulu'nun aldığı karar doğrultusunda, önümüzdeki akademik yıldan itibaren Çocuk Gelişimi, Felsefe, Sosyoloji, Tarih ve Türk Dili Edebiyatı açık öğretim programlarına sadece 35 yaş üstü öğrencilerin 'ikinci üniversite' statüsünde kayıt yaptırabileceğini belirtiyoruz. Özellikle öğretmenlik gibi önemli mesleklerde ülkenin istihdam dengesini korumak için bu adımları attığımızı görüyoruz. Farklı ön lisans ve lisans programlarından öğrencilerin öğretmenlik gibi mesleklere geçiş süreçlerini düzenlemek adına bu yaş sınırı getirilen programlara yoğun ilgi gösterdiklerini gözlemliyoruz. Aldığımız karar, bu süreci yönetilebilir kılmayı ve sürdürülebilirliği sağlamayı hedeflemektedir," ifadelerini kullandı.

"BAZI PROGRAMLARDA KONTENJAN DÜŞÜRÜLDÜ"

Yükseköğretim Kurulu Başkanı Erol Özvar, ülkenin kaynaklarının etkin kullanımı ve beşeri sermayeye odaklanma konusunda hassasiyetlerini vurgulayarak şunları söyledi: "Bir taraftan istihdam odaklı yeni programlarla üniversitelere ilave kontenjanlar sağlarken, diğer taraftan mimarlık, eczacılık, psikoloji, beslenme-diyetetik gibi alanlardaki eğitim kalitesini artırmak için piyasa beklentilerini göz önünde bulundurarak kontenjanlarda düzenlemeler yaptık. Öğretim elemanı sayısı, derslik kapasitesi gibi faktörleri dikkate alarak bu programlarda öğrenci sayısını düşürme yoluna gittik."

Özvar, devlet üniversitelerindeki ikinci öğretim programlarının kapatılmasının üniversitelerdeki program kalitesini artırmaya yönelik en önemli adım olduğunu belirterek, vakıf üniversitelerinin de benzer şekilde istihdama duyarlı ve geleceğin mesleklerine uygun programlara yönelmesini sağlayacaklarını ifade etti. Vakıf üniversitelerinin gelecek yıllara yönelik planlamalarını bu doğrultuda yapmalarını beklediklerini belirten Özvar, adalet programında yapılan benzer uygulamaların diğer programlarda da devam edeceğini vurguladı.