Yapay zekâda mahremiyet riski: Farkına bile varmadan kurban olabilirsiniz!
Ses ve görüntü işleme teknolojilerinin yardımıyla bulut sistemlerinde biriktirilen veriler, askeri, istihbari ve ticari amaçlarla kullanılabildiği gibi, bazen kitleleri etkilemek, şantaj yapmak veya dolandırıcılık gibi kötü niyetli amaçlarla da kullanılabiliyor. Zira günden güne büyüyen bu teknoloji, giderek daha tehlikleri bir hal alıyor.
“Yapay Zeka: Kişisel Veriler, Algoritmalar ve Tehditler” başlıklı dosya haberin üçüncü bölümünde Siber Güvenlik Uzmanı İbrahim Aslanbakan, cep telefonları ve elektrikli arabalarda kullanılan teknolojilerin kişilerin mahremiyetine dair oluşturduğu riskleri değerlendirdi.
CEP TELEFONU VE ARABALARDAKİ YAPAY ZEKAYA DİKKAT
Aslanbakan, akıllı cep telefonları ve elektrikli arabaların kişilerin seslerini sürekli olarak alma ve kameradan yapay zeka aracılığıyla görüntüyü işleme imkanının bulunduğunu belirterek, "Bu aslında kişisel mahremiyetinizin yok olduğu anlamına geliyor. Odaya koyduğunuz bir cep telefonu veya kullandığınız bir elektrikli araç sürekli sesinizi, görüntünüzü işlenmek üzere alıyor. Buna göre size reklam atayabiliyor" dedi.
Disk teknolojilerinin gelişmesiyle tüm bu veri akışının ve depolanmasının mümkün hale geldiğini bildiren Aslanbakan, büyük şirketlerin sanal olarak oluşturduğu ve cloud (bulut) adı verilen sistemlerle küresel çapta çok büyük verilerin çeşitli amaçlarla kullanılmak üzere depolandığını kaydetti.
Aslanbakan, bilgisayarın ve telefonun sahip olduğu yazılım, uygulamalar, sosyal medya platformları ve daha pek çok araçla kişisel verilerin toplandığına ve bulut sistemlerinde depolandığına işaret ederek, şöyle konuştu:
"Büyük şirketlerin bize ücretsiz olarak verdiğini zannettiğimiz hiçbir şey aslında ücretsiz değil. Onlar sağladıkları bu hizmet karşılığında bizden veri almış oluyorlar. Günümüz dünyasında artık en değerli şeylerden birisi veri. Bu veriler ticari amaçların yanı sıra askeri ve istihbari amaçlarla da kullanılabilir. Örneğin Gazze'deki savaşta İsrail'in Meta'dan (Facebook, Instagram ve WhatsApp'ın sahibi) hedef üretme amacıyla kullanılan yapay zekada kullanmak için veri aldığı iddiaları var."
OTOMOBİLLERDE HACK RİSKİ
Değerlendirmelerine devam eden Aslabakan, elektrikli arabaların çeşitli sensör ve alıcıları olan kişisel bilgisayar niteliği taşıdığını ifade eden Aslanbakan, internete de bağlanan bu arabaların tıpkı kişisel bilgisayarlar gibi hacklenme riski olduğuna dikkat çekti.
Aslanbakan, elektrikli araçların ofansif siber saldırılara maruz kalma ve uzaktan komut vererek hareketine müdahale edilmesi gibi risklere açık olduğunun altını çizerek şunları söyledi:
"Aracın kilidinin uzaktan açılması, araç içerisindeki cihazlara erişim sağlayarak ses ve görüntüye erişim sağlamak hatta sürüş sırasında arabanın rotasını değiştirmek gibi riskler söz konusu. Elektrikli araçlar her geçen gün yaygınlık kazanıyor. Ekonomiye katkısı, istihdam ve benzeri konular tartışılıyor veya fosil yakıtlarla çalışan araçların çevreye verdiği zararı ortadan kaldıracağı söyleniyor. Bunların hepsi önemli ve konuşulması gereken başlıklar. Ama işin siber güvenlikle ilgili yönüne de dikkati çekmek gerekiyor. Bu anlamda Togg'un yaygınlaştırılması Türkiye için bir ulusal güvenlik meselesi niteliği taşıyor."
Hem veri güvenliğinin sağlanması hem de dışarıdan müdahalenin engellenmesi noktasında Togg'un yerli üretim olmasının avantaj sağladığını bildiren Aslanbakan, Togg'u yerli kılan en önemli unsurun da onun mekanik parçaları değil, kullandığı kaynak kodun yerliliği olduğunu söyledi.
NE KADAR VERİ O KADAR DEEPFAKE
Aslanbakan, yerli işletim sistemi, yerli otomobil ve yerli sosyal medya platformlarının teşvik edilmesi ve kalkındırılmasının tıpkı yerli savunma sanayi oluşturmak gibi ülke adına kritik önem taşıdığını vurgulayarak, bunların gelişiminin hem devletin teşvikine hem de kişilerin rağbet göstermesine bağlı olduğunu anlattı.
Çin, Rusya ve İran gibi ülkelerin, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) menşeili sosyal medya platformları yerine kendi geliştirdikleri platformları kullanmalarının veri güvenliğini sağlamak açısından doğru bir karar olduğunu söyleyen Aslanbakan, sadece hukuki düzenleme ve regülasyonlar yoluyla veri güvenliğini ve mahremiyeti korumanın mümkün olmadığını bildirdi.
Aslanbakan, sosyal medya platformlarında paylaşılan kişisel görüntü ve seslerin mahremiyet dışında da riskler taşıdığına dikkati çekerek, sözlerini şu şekilde tamamladı:
"Örneğin veri ve makine öğrenimindeki ilerlemelerle deepfake giderek daha gerçekçi hale geliyor. Siz yapay zekaya sizi taklit etmesi için ne kadar veri sağlarsanız o kadar gerçekçi deepfake görüntü ve ses elde edersiniz. Bu da dolandırıcılık başta olmak üzere pek çok riske kapı aralar. Bu nedenle sosyal medya platformlarını kullanmayı sınırlı tutmak ve kişisel görüntü ve ses paylaşımları yapmaktan mümkün olduğunca kaçınmak gibi tedbirler alınabilir."