Domatesin tarihi yolculuğu ve sağlığa faydaları
Ekol TV'de Oylum Talu'nun sunduğu Hafta Sonu programına konuk olan Yalova Üniversitesi Tıbbi Biyoloji Uzmanı Dr. Selime Semra Erol, domatesin sağlığa faydalarını ve mutfak kültürümüzdeki yerini anlattı. Erol, ayrıca domatesin Türk ve Osmanlı mutfaklarına nasıl ve ne zaman girdiğini de açıkladı.
Yalova Üniversitesi Tıbbi Biyoloji Uzmanı Dr. Selime Semra Erol, domatesin Türk ve Osmanlı mutfaklarına 18. yüzyılda girdiğini belirtti. Ancak bu tarihler arasında çeşitli rivayetler bulunmakta. Domates, öncelikle Avrupa'ya 18. yüzyılda, Aztekler'in ülkesi olan Güney Amerika'dan getirilmiştir.
Avrupalılar, domatesin kırmızı rengine ve cazibesine dayanamayıp bu sebzeyi ilk olarak süs bitkisi olarak kullanmışlardır. Ancak, domatesin zehirli olduğuna dair endişeleri vardı. Yine de, domatesin güzelliği ve dikkat çekici rengi nedeniyle, önce süs bitkisi olarak değerlendirilmiştir. Avrupa'dan sonra domates ülkemize de gelmiştir.
DOMATES OSMANLI MUTFAĞINDA NE ZAMAN YAYGINLAŞTI?
Erol, domatesin Osmanlı mutfağına girişine dair bazı rivayetler bulunduğunu belirtti. Fatih Sultan Mehmet döneminde Osmanlı'ya hediye olarak getirildiği söylenmektedir. Ancak, domatesin kırmızı renginin zehirli olduğuna dair bir inanış nedeniyle, uzun süre Osmanlı mutfağında yeşil domates kullanılmış.
Erol, Konya'da annesinin zeytinyağlı bulgurla birlikte sıkça yeşil domates yemeği yaptığını belirtti; bu yemeğin Osmanlı mutfağına ait olduğunu ve özellikle İç Anadolu'da yaygın olarak hazırlandığını ekledi.
Osmanlı döneminde, domatesler kızardığında saray mutfaklarında zehirli oldukları düşünülerek atılırdı. Bu atılan domatesler, daha düşük ekonomik güce sahip halk tarafından toplanır, tuzlanarak saklanır ve belki zehirlerinin kırılacağı düşüncesiyle çeşitli inançlarla kullanılırdı.
SALÇA NASIL KEŞFEDİLDİ?
Erol, "Bu süreçte, zehirli olduğu düşünülen domatesin tuzlanarak saklanmasıyla mutfağımızın vazgeçilmezi olan salça keşfediliyor. Sonrasında domatesin zehirli olmadığı anlaşılınca, domates sofralarımızın vazgeçilmezi haline geldi," şeklinde belirtti.
Erol, domatesin özellikle İtalyanlar tarafından "altın meyve" ve Fransızlar tarafından "aşk meyvesi" olarak adlandırıldığını belirtti. Bu isimlerin, domatesin çekiciliğini ve önemini vurguladığını ifade etti. Doğada, kırmızı renkli meyvelerin zehirli olabileceği bilinir, bu yüzden hem Avrupa'da hem de Osmanlı'da domatesin kırmızı rengi nedeniyle uzun süre tereddüt edilmiş. Ancak zamanla, domatesin lezzeti keşfedildi ve bu sebze mutfaklarda vazgeçilmez bir yere sahip oldu.
"LİKOPEN, KALP VE KANSER GİBİ HASTALIKLARA KARŞI KORUMA SAĞLIYOR"
Erol, domatesin lezzetinin ötesinde, sağlığımız açısından çok önemli bir bileşen içerdiğini vurguladı: likopen. Likopenin, özellikle prostat kanseri gibi çağımızın hastalıklarına karşı ciddi koruyucu etkileri olduğu konusunda önemli çalışmalar yapıldığını belirtti. Günlük likopen ihtiyacı, kadınlar için yaklaşık 6 gram, erkekler için ise 12 gram olarak önerilmektedir. Bu miktar, kadınlar için bir tam domates ve erkekler için iki tam domatese eşdeğer gelmektedir.
Erol, likopenin önemli bir özelliğini de şöyle açıkladı: "Domatesin çeşitli biçimlerde tüketilmesi, özellikle pişirilerek yapılan salça, toz ve püreler gibi ürünler, likopen oranını artırır. Çiğ domates tüketildiğinde, içindeki faydalı antioksidan C vitamini ön plandadır. Ancak, domatesi pişirip işlediğimizde, likopen oranı artar ve bu da kansere karşı koruyuculuğu güçlendirir."
Erol, domatesin sağlık üzerindeki olumlu etkileri hakkında şunları söyledi: "Domatesle ilgili çok sayıda ciddi çalışma var, özellikle prostat kanseri üzerine yapılan yeni ve taze araştırmalar bu konudaki bilgileri destekliyor. Bu nedenle domates tüketimi önemlidir ve mevsiminde tüketmek bu fırsatı değerlendirmek açısından idealdir."
Erol ayrıca, "Domatesi yemeliyiz, salçasını yapmalıyız, püresini hazırlamalıyız. Mutfağımızın temel taşlarından biridir. Örneğin, soğanı kavurup üzerine salça ekleyip yağı koyarak mükemmel yemekler hazırlayabilirsiniz. Domatesin çeşitli biçimlerde kullanımı, mutfağımızın vazgeçilmez bir parçasıdır," şeklinde konuştu.