YAREN ERYILMAZ - EKOL HABER

Mersin ve Adana bölgesindeki yapılara ilişkin incelemelerde bulunan ve bölgeyi depreme karşı uyaran Jeofizik yüksek mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, X hesabı üzerinde değerlendirmede bulundu.

2 İL İÇİN KRİTİK UYARI

Prof. Dr. Ercan, dün Mersin'in Mezitli ilçesine bağlı Viranşehir'deki Soli Pompeipolis antik kentinde deprem ile kırık izi araştırması yaptığını söylerken "Eski kent, Mersin değil uzak odaklı başka sarsıntının rezonansıyla yıkılmış olabilir. Çukurova’yı örten 16-21 katlı tüm yapılarda ivedi rezonans ölçümü alınmalı. Durum çok önemli" ifadelerini kaydetti. "Türkiye'nin Bahamaları" olarak adlandırdığı Mersin'deki yapılaşmaya dikkat çeken Ahmet Ercan, bölgedeki gökdelenlerin jeofiziğe, jeolojiye ve depremlere meydan okuduğunu belirterek, yetkili kurumlara seslendi. Ercan, "Ey yer-yapı denetim kuruluşları, Büyükşehir Belediyesi, Çevre Bakanlığı, Afet İşleri; siz bunlara nasıl izin verirsiniz? Yazık bu ülkeye, yazık Çukurova’ya, yazık kişi yaşamına" demişti.

Ekol Haber'in ulaştığı Prof. Dr. Ercan, birkaç gündür Mersin'de yaptığı incelemeler sonucunda ortaya çıkardığı bilgileri madde madde paylaştı.

Mersin'in, gevşek topraklar üzerine çarpık yerleşmiş bir kent ve genellikle gökdelenlerden oluştuğunu belirten Prof. Dr. Ercan, "Yer altı derinliği kuzeyinden deniz kıyısına doğru 9 metreden 2 metreye kadar düşüyor ve bu çok büyük bir sıvılaşma sorununa neden oluyor. Bu birçok ilimizde görülmeyen bir sorun yaratıyor ve bu toprakların üzerinde gökdelenler var. Toprağın sıkılığı Toroslardan güneye yani denize doğru, bir de batıdan yani Anamur tarafından Adana’ya doğru düşüyor. Buna bakılmaksınız gökdelenler yapılmaya devam ediyor" ifadelerini kullandı.

"AŞIRI ÇALKALANMA MERSİN İÇİN BÜYÜK BİR SORUN"

Sıvılaşma ile yer sarsıntısı sırasında, aşırı çalkalanma yani rezonansın Mersin’de büyük bir sorun olduğunu ama bu hiç ölçülmediğini söyleyen Prof. Dr. Ercan, "Yapılarda yan yatmalar, eğilmeler, yapı kaykılması kıyı boyunca görülüyor. Bunun en çok geliştiği yerler de Mezitli ve Tece semti. Buralarda 10 ila 25 katlı yapıların temelleri 1 metre derinliğinde ya da daha sığ. Oysa olması gereken temel derinliği bodrumlarla birlikte 10-15 metre. Araç bırakmalı ya da sığınak olarak kullanılabilecek bu alanlar su nedeniyle yapılmıyor" dedi.

"GÖKDELENLERİN HEPSİ CANLI MEZARLIK"

Bölgedeki gökdelenlerin birer canlı mezarlık olduğunu belirten Prof. Dr. Ercan, "Depremlerde su ile bağlantıyı kesecek temellerin su ile bağlantısı kesecek sistem yok. Bu çok büyük bir mühendislik hatası. Paslanmalar aşırı oranda donatıların çürümesine neden oluyor. Bunun en çok geliştiği yer ise Pozcu dolayı. Beton niteliği çok düşük yani Türk deprem standartlarının çok altında. Yapıların az katlıları dışında yüzde 97’si aşırı çalkalanamaya uğramaya aday.  Kaldı ki 6 Şubat 2023 11 il depreminde özellikle Tece semtinde 10-15 yapı çalkalanmayla yıpranmış ve bunlar yıkılarak ortadan kaldırılmış" ifadelerini kaydetti.

"BU AÇIK BİR CİNAYETTİR"

Tüm yapılarda ivedilikle titreşimlik yani mikrotremor ölçümleri alınıp kentin yeniden tasarımı yapılması konusunda uyarıda bulunan Prof. Dr. Ercan, "Mersin için yıkıcı büyük bir deprem beklenmemesine rağmen dolayda olabilecek büyük depremler Mersin yapılarını 6 ölçeğinde etkileyecektir. Mersin için en güvenli yerleşim denizden Toroslar’a doğru basamaksal yükselen bir mimaridir ancak bunun tam tersi var şu an kentte. Deniz kıyıları Çin Seddi gibi gökdelen yalılarla kaplı olup halkın denizle ilişkisi kesilmiştir. Bu bir açık cinayettir. Mersin Büyükşehir Belediyesi, Toroslara doğru kentin gelişmesini istememektedir. Yani kentin sağlam yere doğru gelişmesini istemiyor. İzin verdikleri yer en çürük yerler" ifadelerini kaydetti.