MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı açıklamada önemli mesajlar verdi.

Bahçeli'nin açıklamalarından satırbaşları: 

Doğru siyaset buluşturan, kucaklaştıran siyasettir. Doğru siyaset ahlaklı siyasettir. Siyasetin doğru olması kadar zamanının da doğru olması gerekir. Biz siyaseti Batı'nın sınıf çatışmalarına dayanan, kriz ve gerilim süreci olarak tanımlamıyoruz. Sınıflı toplum yapısını reddediyoruz. Siyaseti menfaat ekseni üzerinde görenlerden olmadık, olmayız. 

"BİRLİK OLMALIYIZ"

Hiçbir partiyle alıp veremeyeceğimiz bir şey yok. Bekamıza namlu çevrilmişken birlik içinde olmalıyız. İlk Meclis ne yaptıysa bizim de başarmamız gereken odur. Cumhurbaşkanımızın TBMM açılış konuşmasında şuy görüşlerinin altı dikkatle çizilmelidir. Bu gazi Meclis sadece Türkiye'nin değil, geniş bir coğrafyanın umududur. Meclisimiz sağduyu uzlaşma içinde, coğrafyamıza yol gösterici olacaktır. 

"SİYASİ REKABETİ SİYASİ HUSUMETE DÖNÜŞTÜRMEYE İZİN VERMEYECEĞİZ"

Meclis'teki uyum buradan sokağa yansıyacak, ülkemizde huzura kapı aralayacaktır. Siyasi rekabeti, siyasi husumete dönüştürmeye izin vermeyeceğiz. Mazlumlar toplu şekilde katledilirken, Türkiye'ye yönelik azgın iştahları nasıl görmezden gelelim. Günden güne körüklenen bölgesel yangının kapımıza dayandığı ortadayken hala birbirimizin ayağına basmakla vakit mi kaybedelim? Bu hakikatlere sırtımızı dönemeyiz. Olanları hiçbir şey yok gibi izleyemeyiz.

"UZATTIĞIM EL TÜRKİYE PARTİSİ OLUN TEKLİFİDİR"

DEM sıralarına giderek elimi uzattım. Bu hareketi Yeni Anayasa için görenler zavallı biçarelerdir. Uzattığım el milli birlik ve kardeşliğin mesajıdır. Cumhurbaşkanımızın meşale gibi yanan elidir. Biz gelişigüzel, keyfe keder el uzatmayız. Biz durduk yere el vermeyiz. DEM'e uzattığım el Türkiye partisi olun teklifidir. 

ÖZGÜR ÖZEL'E YANIT

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in özel hayatıyla ilgili iftiralar siyasetimize konu olamaz olmamalıdır. Çirkin dedikodular bizim için yok hükmündedir.  Biz siyaseti centilmence yapmanın tarafındayız. İşin doğrusunu isterseniz bizim el sıkışmamız normalleşmeye bağlayan Özgür Özel yanılgı içindedir. Basit ve kısır tartışmalara esir düşme vakti değildir. Sergilenmek istenen vandal oyunlara gelmeyeceğiz. 

"TÜRKSÜZ ANADOLU CEHENNEMİN DİĞER ADIDIR"

Bu milletin adı Türk milletidir. Ayırmak ve ayrıştırmak ne mümkün. Bizleri bir araya getiren, acılarımız, zaferlerimiz, hüzünlerimiz ve coşkularımızdır. Türksüz devlet, Türksüz Anadolu cehennemin diğer adıdır. Al bayrağa göz dikenin bileğini kırmasını biliriz. Bizleri birleştiren değerlerimizi hiç kimseye çiğnetmeyiz. 

"BUNUN ADI ŞARK MESELESİDİR"

Bunun adı tarihi şark meselesidir. Millet huzurunda söylüyorum bunu bilmek lazımdır. Adına ne denirse denilsin dayatılmak istenen şark meselesi bugünkü şablonundan başka bir şey değildir. Birbirimize düşelim istiyorlar.

"BUGÜN MESELE BEYRUT DEĞİL ANKARA'DIR"

Bugün mesele Beyrut değil Ankara'dır. Gizli gündem Türk vatanıdır. Düzenlenen suikastların, kaotik çalkalanmanın bir sonraki hesabı Anadolu coğrafyasıdır. Orta Doğu'da atılan bombaların nihai hedefi Anadolu'dur. 

"ANADOLU'NUN HEDEF ALINMA İHTİMALİNE KARŞI SEFERBERLİK HALİ KAÇINILMAZDIR"

2 Ekim'de İran'ın attığı füzelerden sonra yangın Orta Doğu'nun bacasını hepten saracaktır. İsrail şu anda İslamiyet'e hatta insanlığa savaş açmıştır. Kaosun sınırlarımıza kadar ulaşması, Türkiye'yi taciz etmesi muhtemeledir. İran, Irak, Suriye, Yemen, Filistin'den sonra Anadolu'nun hedef alınma ihtimaline karşı milli seferberlik ruhuyla kaçınılmaz bir sorumluluk haline gelebilecektir. Bu nedenle TBMM'de İsrail saldırıları ve bölgesel gelişmeler kapsamda kapalı oturum yerindedir. İsrail bin pişman edilecek güç ve kudrete sonuna kadar sahiptir. Mesele milli onur ve güvenlik meselesidir. Bir olmalıyız, iri olmalıyız. 

TACİZ VE CİNAYET VAKALARININ ARTMASIYLA İLGİLİ AÇIKLAMA

Cinayet ve taciz vakaların artması endişe vericidir. Sıla bebeğin hayatını kaybetmesi, İstanbul Fatih'teki iki kadının öldürülmesi, Beyoğlu'nda taciz üzüntü vericidir.  Bireysel ve toplumsal şiddetle mücadele için bir komisyon kurmuş bulunmaktayız. Şiddet karşısında sessiz kalamayız.  Cezaları artırmakla beraber, şiddetin ana yatağını kurutmak zorundayız. Şiddete boyun eğmek gibi bir düşüncemiz olamaz. Dün küçük evlerin içinde büyük aileler yaşarken, bugün kocaman evlerin için küçük aileler bile sığmamaktadır. Uyuşturucu kullanma yaşı üzülerek söylemeliyim ki ilkokul seviyesine kadar düşmüştür. Yapanın yaptıkları yanına kalırsa, herkes kendi adaletini sağlamaya çalışacaktır.  Bu durum ülkemiz için beka sorunudur. Şiddetin önüne geçilmesi boynumuzun borcudur.