Eski Almanya Başbakanı Angela Merkel, 26 Kasım’da çıkacak ve Die Zeit gazetesinin bazı kesitlerini yayımladığı "Özgürlük. Anılar 1954-2021" adlı kitabında, Mart 2017’de Washington’a gerçekleştirdiği ziyaret sırasında dönemin ABD Başkanı Trump ile yaptığı görüşmeyle ilgili anılarına da yer verdi.
“TRUMP, BANA YANIT VERMEDİ”
Beyaz Saray'a geldiğinde Trump’ın kendisini basın mensuplarının önünde kapıda el sıkışarak karşıladığını aktaran Merkel, Oval Ofis’teki baş başa görüşme öncesinde ikinci kez medyanın karşısına çıktıklarını, Trump’ın burada gazetecilerin bir kez daha el sıkışma talebini dikkate almadığını anlattı. “Sahneyi soğukkanlılıkla izlemek yerine ona bir kez daha el sıkışmamız gerektiğini fısıldadım” diyen Merkel, Trump'ın buna yanıt vermediğini ifade etti. Merkel, Trump’ın bu davranışıyla konuşma konusu yaratmak isteğini, kendisinin de normal davranan bir muhatap ile karşı karşıya olduğu gibi hareket ettiğini kaydetti.
“PUTIN’DEN ETKİLENMİŞ GİBİYDİ”
Baş başa görüşmede Trump’ın kendisine Doğu Almanya kökeni ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile münasebeti konularında sorular sorduğunu aktaran Merkel, “Belli ki Rusya başkanından çok etkilenmişti. Sonraki yıllarda, otokratik ve diktatörlük özellikleri olan politikacıların onu büyülediği izlenimine kapıldım” fadesini kullandı.
“EMLAK KRALI GİBİ DÜŞÜNÜYOR”
Merkel, Almanya’ya dönüşünde iyi bir hisse sahip olmadığını belirterek "Görüşmelerimden şunu çıkardım; Trump ile bağlantılı bir dünya için ortak çalışma olmayacaktı. Trump her şeyi, siyasete girmeden önce yaptığı emlak şirketi sahibi perspektifinden görüyor. Her arsa yalnızca bir kez satılabilir. O bunu almadıysa başkası alacaktı. Dünyaya da böyle bakıyordu. Ona göre tüm ülkeler birbirleriyle rekabet halindeydi ve birinin başarısı diğerinin başarısızlığı anlamına geliyordu. Herkesin refahının işbirliği yoluyla arttırılabileceğine inanmıyordu” dedi.
NATO’YA DAHA FAZLA GÜVENLİK SAĞLANMALI
Eski Başbakan Merkel kitabında, 2008'de Ukrayna ve Gürcistan'a aday statüsü verilip verilmeyeceğinin tartışıldığı Bükreş'te gerçekleştirilen NATO zirvesine ilişkin değerlendirmelere de yer verdi. Kitabında, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinin mümkün olan en kısa sürede NATO'ya üye olma yönündeki isteklerinin olduğunu anladığını belirten Merkel, "Ancak aynı zamanda NATO ve üye devletleri, genişlemenin her adımının ittifakın güvenliği, istikrarı ve işlevselliği üzerindeki olası etkilerini de incelemek zorundaydı. Yeni bir üyenin kabulü sadece kendisine değil aynı zamanda NATO'ya da daha fazla güvenlik sağlamalıdır” ifadelerine yer verdi.
“KİEV HALKININ TAMAMI NATO’YU DESTEKLEMİYORDU”
Merkel, Ukrayna’nın üyeliği konusunda, "Rus Karadeniz Filosu'nun Ukrayna'nın Kırım yarımadasında konuşlandırılmasının sözleşmeyle güvence altına alınması" nedeniyle riskler gördüğünü aktaran Merkel, “Şimdiye kadar NATO'ya üye adaylarından hiçbirinin Rus askeri birlikleriyle bu kadar yakın bağlantısı olmamıştı. Ayrıca o dönemde Ukrayna halkının sadece küçük bir kısmı ülkenin NATO üyeliğini destekliyordu” değerlendirmesinde bulundu.
“PUTIN’İN BAKIŞ AÇISI ANALİZ EDİLMELİ”
"Putin'in olaylara bakışını da analiz etmeden Ukrayna ve Gürcistan'ın Üyelik Eylem Planı (MAP) statüsü üzerinde tartışmanın" büyük bir ihmal olduğunu düşündüğünü belirten Merkel, "MAP statüsünün Ukrayna ve Gürcistan'ı Putin'in saldırganlığına karşı koruyacağını, yani bu statünün caydırıcı bir etkisi olacağı ve Putin’in bu gelişmeleri hiçbir şey yapmadan kabul edeceği varsaymayı bir illüzyon olarak buldum” ifadesini kullandı.