PIRIL CENNET / ÖZEL HABER
ABD’de 5 Kasım’da yapılacak olan ve tüm dünyanın merakla beklediği başkanlık seçimlerine 8 gün kaldı. Milyonlarca seçmen, Demokrat Parti’nin adayı Kamala Harris ile Cumhuriyetçi Parti’nin adayı Donald Trump arasında bir tercih yapacak. Adayların seçim kampanyası süreci devam ederken başta seçim için kritik kabul edilen salıncak eyaletler de olmak üzere anketlerde durum başa baş ilerliyor. Peki ABD için kritik olduğu düşünülen önümüzdeki 4 yılda Washington’ı kim yönetecek? 47’nci başkan kim olacak? Hangi aday nerede önde ve hangi seçmen kesimine hitap ediyor? Kim daha avantajlı? Hukukçu Yunus Emre Erdölen, kritik seçime dair EKOL TV’den Pırıl Cennet’in sorularını yanıtladı.
KÜRTAJ MESELESİ SEÇİMİN KRİTİK NOKTASI
Harris’in ABD Başkanı Joe Biden yönetiminde sık sık “ilk kadın” olarak ön plana çıkarılmasını ve Amerikan halkının kadın başkana olan bakış açısını değerlendiren Erdölen, “Kamala Harris ilk kadın olarak öne çıkıyor ancak bu kadın vurgusunu kampanyasında yapmıyor. 2016’da daha fazla kadın vurgusu yapmıştı. Harris, kadın haklarından ve kritik bir konu olan kürtajdan bahsediyor fakat kadın olma üzerine özel bir mesaj kurgulamıyor. ABD’de ortalama bir seçmenin kadın başkan karşıtı olduğu söyleniyor. Bu bir önyargı da olabilir. Çünkü iyi bir seçim kampanyası yürüten kadın elbette başkan seçilebilir. İşin şu tarafı da ilginç: Amerika’daki en kritik seçmen grubu beyaz kadınlar. Çünkü Cumhuriyetçiler ensest ve tecavüz sonucu gebelikte dair kürtajı yasaklayacak yasalar geçirdiler. Bu yüzden beyaz kadınlar Cumhuriyetçi Parti ve Trump’ı desteklemekten vazgeçebilir. Bu noktada Harris’in kadın olması bir avantaj olabilir. Harris bir yandan cinsiyetçi kesimi ve erkek seçmenleri kaçırıyor ancak öte yandan beyaz kadınları alabilir” diye konuştu.
TRUMP ÇOK FARKLI ŞEKİLDE GÖREVE GELİR
Trump 2016’dan farklı olarak gelirse çok farklı olarak göreve geleceğini belirten Erdölen “Mesela Trump, 70 bin kamu çalışanını toplu bir listeyle ihraç etmeyi planlıyor. Orduyu rakiplerine karşı kullanabileceğini söylüyor. Demokratları yargılamak istiyor. Bu gibi şeyler ABD’deki tartışmaları körükleyebilir. Trump seçilirse Demokrat Parti’de de bir hareketlenme olacaktır. Daha fazla insan siyasete girecek ve daha fazla gösteri düzenlenecek. Sivil toplum hareketlenecektir. Bu da demek oluyor ki Demokrat Parti’den daha başarılı isimlerin çıkması ve partinin silkelenmesi anlamına gelebilir. Trump’ın seçilmesinin ABD demokrasisi için tepki oluşturacağı Demokratlar tarafından düşünülüyor. Fakat öte yandan Yüksek Mahkeme, Senato, Temsilciler Meclisi ve eyalet sistemindeki her bir eyalet kendine göre bir cumhuriyet bunlar bir denge ve denetleme mekanizması oluşturabilir. Yani Trump ne yapmak isterse istesin sistem kendi içinde dengelenecektir” dedi.
TRUMP’IN ESAS ODAĞI UKRAYNA OLACAK
Son dönemde gergin olan ABD-Çin ilişkilerini de seçim sonrası olası senaryolar üzerinden değerlendiren Erdölen “Trump, Çin konusunda Biden hükümetinden daha sert fakat Biden hükümeti de Çin ile ekonomik rekabet konusunda adımlar atmıştı. Burada Trump bir tık daha Çin’e odaklanabilir fakat burada Trump’ın esas odağı Ukrayna ve Ortadoğu olacaktır. Büyük ihtimalle Çin konusunda belli başlı ekonomik yaptırımlar yapıp, özellikle gümrük vergilerini artırıp siyasi ve askeri gerilimi azaltmaya çalışacak. Çünkü Trump’ın en büyük sorunu Amerikan askerlerini yurtdışına göndermemek. Bu konuda bir çalışma beklemiyorum açıkçası” ifadesinde bulundu.
TRUMP, HARRIS’TEN DAHA ÇOK İSRAİL YANLISI
Tüm dünyanın önem verdiği Filistin meselesine dair iki adayın farklı görüşleri olduğuna dikkat çeken Erdölen “Trump ile Harris’in Filistin politikası farklı. Trump çok daha fazla İsrail destekçisi. Hatta Filistinli kelimesini Biden’a hakaret olarak kullanmıştı. Harris ile Biden’a Hamasçı diyor. Bu noktada şu denilebilir: Biden hükümeti de Tel Aviv’e silah yardımı yapıyor. Trump nasıl daha çok İsrail yanlısı olabilir? Özellikle Trump’ın Batı Şeria’daki işgalci yerleşimcileri hukuka uygun kabul etme ihtimali var. Çünkü Miriam Adelson adına İsrail destekçisi, Amerikalı iş insanı Trump’a 2016’da 100 milyon dolarlık bağışta bulunmuştu. Bu bağış karşılığında ABD’nin büyükelçiliğini Kudüs’e taşıtmıştı. Şimdi de Batı Şeria’nın ilhakını tanımasını istediği konuşuluyor. İsrail’in tek muhalif gazetesi Haaretz bunu iddia ediyor. Burada da Trump’ın insani yardımları kesebilme ihtimali var. Filistin temsilciliklerinin kapatılması, BM’ye İsrail’e yönelik baskının artmasından dolayı yaptırım uygulanması gibi şeyleri savunabilir. Bu açıdan Trump, çok daha İsrail yanlısı fakat Harris de Gazze’deki soykırıma yönelik silah yardımını devam ettirdikçe seçmen de dünya da bu farkı anlamıyor” dedi.
UKRAYNA KONUSUNDA ADAYLARIN TUTUMU NET
İki adayın en net olduğu konunun Ukrayna hakkındaki görüşleri olduğunu belirten Erdölen “İki adayın arasındaki en net fark Ukrayna meselesinde ortaya çıkıyor. Trump net bir şekilde seçilir seçilmez Ukrayna’ya silah yardımının duracağını ve müzakere başlatacağını söylüyor. Harris ise bunun tam tersini söylüyor. Özellikle Avrupa’da bu yüzden bir endişe var. Her ABD seçiminde Avrupa’nın kolektif güvenliğinin test edilmesinden, Trump’ın gelip de Avrupa’nın ve NATO’nun gücünü azaltmasından korkuyorlar. Hatta geçenlerde Fransa’nın AB Birliği bakanı, Avrupa’nın kolektif güvenliğini her 4 senede bir Wisconsin seçmeninin eline bırakıyoruz dedi ve haklıydı. Trump seçildiği anda özellikle NATO, Avrupa ve özellikle Ukrayna meselesinde çok daha Rusya’ya karşı güçsüz bir Batı ittifakı olacak. Trump müzakere ile barışın sağlanacağını söylüyor. Bu nasıl olacak? Rusya’nın almak istediği toprakları Ukrayna nasıl kabul edecek? Burası muğlak” diye konuştu.
NETANYAHU, TRUMP’I DESTEKLİYOR
ABD’nin uluslararası barış süreçlerinde rol oynaması için Ukrayna’da bir barış masası kurulması gerektiğini söyleyen Erdölen “Trump bunu sağlayabilir fakat bu barış masası ne kadar barış masası olur? Ortadoğu’da Trump ile barış masası kurulabilir mi? Burası da muğlak. Çünkü Trump, Netanyahu’yu çok daha destekliyor. Çok daha sivilin katledileceği ve savaşın büyüyeceği bir ortam olabilir. Özetle Cumhuriyetçiler savaşın İran’a yayılmasını ve rejim değişikliği yaşanmasını isteyebilir. Bu açıdan çok kesin konuşmamak lazım ama tabii ki Trump’ın en büyük söylemi barış. Hatta Amerikan Müslümanlar, Trump daha İsrail yanlısı olmasına rağmen bu barış mesajını verdiği için bu hafta 3-4 tane imam Michigan’da çıkıp Trump’ı destekledi. Bu çok konuşuldu. Bu sadece söylemde mi kalacak normal hayata yansıyacak mı göreceğiz” dedi.
SALINCAK EYALETLER ÇOK KRİTİK
2024 seçimlerinde salıncak eyaletlerden yani Arizona, Georgia, Michigan, Nevada, Kuzey Coralina, Pensilvanya ve Wisconsin’in önemli olduğunu belirten Erdölen “En önemli seçmen grubu Michigan’da yaşayan 250 bin Müslüman ve 400 bin Arap seçmen. Bu eyalette seçim sonuçları 10 bin – 20 bin oy farkıyla değişiyor. Michigan’daki seçmenlerin Demokrat Parti’ye olan Gazze tepkisi seçim sonuçlarına yansıyabilir. İkinci olarak özellikle kürtaj konusunda Cumhuriyetçileri ve Trumpçı beyaz kadınlar ailelerinden gizlice Demokratlara oy verebilir. Kuzey Carolina ve Georgia gibi eyaletlerde beyaz kadınların kullandığı tuvaletlere poster asılıyor. Oyunuz gizli, istediğiniz gibi kullanın diye. Bu, Trump’ı önde gösteren anketleri yanıltabilir” diye konuştu.
OY SAYIMI İKİ ÜÇ HAFTA SÜREBİLİR
Özellikle siyah genç erkekler ve siyah genç Hispanik erkek seçmenlerde Kamala Harris’e karşı bir tepki olduğunu belirten Erdölen “Sosyal meselelerden dolayı bu seçmen grupları tepkili olarak Trump’a oy verebilir. Böylece Demokratlar her zaman oylarını aldıklarını beyaz olmayan seçmendeki hakimiyetlerini kaybedebilir. Bu da seçimin belirleyici sonuçlarından biri olabilir. Fakat şu an 7 kritik salıncak eyaletin her biri önemli. Pensilvanya’daki 70 bin kişilik Amiş cemaati, Arizona’daki yerli Amerikalılar, Georgia’daki 100 bin Müslüman o kadar önemli ki her bir grubu memnun edip sandığa götürmek zorunda her iki aday da bu yüzden bu seçim büyük ihtimalle o kadar başa baş geçecek ki iki-üç hafta boyunca sayım sürecek” dedi.
ANKETLER NE DİYOR?
Harris, temmuz ayı sonu itibarıyla yani Başkan Joe Biden’ın adaylıktan çekilmesinden bu yana yapılan ulusal anket ortalamalarında Trump’a karşı küçük bir farkla yarışı önde götürüyor gibi görünüyor. Demokrat Parti’nin adayı seçim kampanyasının daha ilk haftasında anketlerde öne çıkarak ağustos sonuna doğru rakibine dört puanlık bir fark attı. 10 Eylül’de Amerikan kanalı Fox News ekranlarında iki aday ilk kez karşı karşıya geldi. Kanal verilerine göre 70 milyon izleyicinin takip ettiği bu yayının ardından anketlerde kayda değer bir değişiklik olmadı. Seçime sayılı günler kala yapılan son ankette ise ABC News’ün aktardığına göre Harris yüzde 48.1, Trump ise yüzde 46.7 oy oranına sahip görünüyor. Ancak ABD başkanlık sisteminde en çok oyu alan değil en fazla delegeye sahip olan kişi başkan seçildiği için Arizona, Georgia, Michigan, Nevada, Kuzey Carolina, Pensilvanya ve Wisconsin gibi salıncak eyaletler bu noktada büyük önem taşıyor. Şu ana kadar seçmene yapılan anketlerde hiçbir aday salıncak eyaletler özelinde rakibine karşı üstünlük elde edemedi ancak son ankete göre Trump az bir farkla öne geçti. Demokratların kalesi olarak bilinen özellikle Michigan, Pensilvanya ve Wisconsin’de 2016 yılında Trump zaferini ilan etmişti. Ancak 2020 yılındaki seçimlerde Biden, bu eyaletleri geri aldı. Eğer Harris de aynı şeyi başarabilirse seçimde kazanması muhtemel gözüküyor.