“Modern” dünyada cinsiyet ayrımcılığına uğramak: 8 Mart Dünya Kadınlar Günü
ekoltv.com.tr- Miray Ezgi Çelen
Birleşmiş Milletler (BM) tarafından “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” veya “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak belirlenen günde, kadınlar başarılarını kutlarken, cinsiyet eşitsizliği konusunda da farkındalık yaratıyorlar. 100 yılı aşkın süredir kutlanan gün, küresel bir anlam taşımasına rağmen cinsiyet eşitsizliği ve ayrımcılık kadınların her alanda karşılarına engel olarak çıkmaya devam ediyor. Bu nedenle 8 Mart’ın kutlanması, eşitsizliğin önüne geçilmesi için her yıl daha büyük bir önem kazanıyor.
FEMİNİZM AKIMI
“Feminizm” ise 17’nci yüzyıldan beri çeşitli yaklaşımlar ve eylemlerle kadın-erkek eşitsizliğini gidermeyi hedefliyor. Bazı kişiler tarafından kadınların erkeklerin önüne geçmesi gibi anlamlar yüklenen feminizm akımı; kadınların haklarını tanıyarak bu hakların korunması amacıyla eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasına yönelik oluşan bir hareket. Yani aslında dünyada ‘insan hakları’nı, dahilinde de eşitlik hakkını savunan her birey feminizmi de destekliyor olmalı.
ÜCRET FARKI YÜZDE 17.1
Feminizmin ilk ortaya konduğu yıllardan bu yana dünyada kadın hakları ve eşitlik anlamında birçok aşama kaydedilmiş olsa da kadınlar özellikle iş hayatında erkeklerden fazla çaba sarfetmek zorunda kalırken, erkeklerden daha az ödeme alıyor. TÜİK’in son araştırmasına göre Türkiye’de aynı işi yapan kadınlar ve erkekler arasındaki ücret farkı yüzde 17.1.
TAM EŞİTLİK İÇİN 131 YIL GEREK
Dünya Ekonomik Forumu’nun (World Economic Forum) 2023 yılına ilişkin hazırladığı raporda, 146 ülkenin tamamı için 2023’teki küresel cinsiyet farkı puanı yüzde 68,4’te kapandı. Rapora göre, mevcut ilerleme hızıyla tam eşitliğe ulaşmak 131 yıl sürecek ve henüz hiçbir ülke tam cinsiyet eşitliğine ulaşmış değil.
TÜRKİYE 136. SIRADA
2020 yılında yapılan Dünya Ekonomik Forumu tarafından Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi verilerine göre yapılan listede ise Türkiye 153 ülke arasında kadınların ekonomiye katılımı ve fırsat eşitliği kategorisinde 136’ncı oldu. Kadınlara seçme ve seçilme hakkını 1934 yılında vererek dünyada kadınlara bu hakkı tanıyan ilk ülkelerden olan Türkiye Cumhuriyeti’nde cinsiyet eşitliği üzerine yoğunlaşılması gerektiği verilerden de anlaşılır halde. Her gün karşılaşılan kadın cinayetlerine ve yollarına çıkan ayrımcılıklara rağmen; tırnaklarıyla kazıyarak bir yerlere gelmeye çalışan kadınların, “kadın oldukları için” daha azına tamah etmesini kabullenen bakış açısı normalleştirilmemeli.
