Ekim ayında 48 kadın öldürüldü! 23 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun son yayınladığı rapora göre geçtiğimiz ekim ayında, erkekler tarafından 48 kadın öldürüldü, 23 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu. Raporda 2010’dan bu yana bir ayda gerçekleşen en yüksek sayıda kadın cinayeti kaydedildi. Av. Uzl. Sureyya Kardelen Yarlı korkunç tabloyu değerlendirdi.
Ekim ayında 48 kadın öldürüldü! 23 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu

YAĞMUR GÜZEL- ÖZEL HABER 

Çağımızın en büyük problemi haline gelen kadına çocuğa hatta hayvana  yönelik şiddet vakaları gün geçtikçe artmaya devam ediyor. Artan vakalar ne yazık ki çoğu zaman cinayetle son buluyor. Peki caydırıcı önlemler nasıl alınır? Kadın ve çocuk cinayetlerinin artış sebebi ne olabilir? Avukat Sureyya Kardelen Yarlı tek tek değerlendirdi… 

2010 YILINDAN BU YANA EN YÜKSEK VERİ 

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, 2024 Ekim Raporu'nu yayınladı. Rapora göre, ekim ayında erkekler tarafından 48 kadın öldürüldü, 23 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. Aynı rapora göre öldürülen 48 kadından 10’u boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak istemesi bahanesi ile, 3’ü ekonomik bahanelerle, 3’ü failin oğlunun intiharına sebep olduğunu düşündüğü bahanesiyle, 1’i evli olduğu kadına hakaret ettiğini düşündüğü bahanesiyle öldürüldü. 23 kadının ise hangi bahaneyle öldürüldüğü tespit edilemedi. Rapor 2010’dan bu yana bir ayda gerçekleşen en yüksek sayıda kadın cinayeti kaydedildi. 

DÜNYADA KADINA YÖNELİK ŞİDDET ARTIYOR 

Avukat Sureyya Kardelen Yarlı son dönemde görülen artışı şöyle değerlendirdi: Ben şöyle düşünüyorum. Bir artış olduğuna katılıyorum buna dair veriler var elimde. Ama ben teknoloji ve sosyal medyayla birlikte bu vakalarının görünür hale geldiğini düşünenlerdenim. Hem gerçekten vaka sayısında artış var hem de aslında sosyal medya ve teknolojinin gelişmesiyle dünyadaki her olaydan haberdar olabiliyoruz. Yani aslında bir görünürlük artışı var. ‘Daha önceden bu olaylar hiç olmuyordu’ ya da ‘çok çok az oluyordu’ bakış açısı yanlış. Daha öncesinde de bu vakalar oluyordu. Ama şimdi sayısı da arttı. Bence arkasında uzun bir geçmişi var. Günün sonunda aslında dünyada kadına yönelik şiddetin bir popülizm ile arttığını görüyoruz. Taliban’ın Afganistan’da uyguladığı, Filistin’de kadınların ve çocukların maruz kaldığı soykırım, Lübnan’da yeni başlayan savaşı gördüğümüzde aslında biz dünyanın her yerinde farklı biçimlerde kadına yönelik şiddetin arttığını zaten görüyoruz. 

EĞİTİM ORANINDA DÜŞÜŞ 

Kendi ülkemiz özeline döndüğümüzde ekonomideki eşitsizlik, kadın istihdamının giderek düşmesi, kadınların ne yazık eğitimden daha da uzak kalması. TÜİK’in verilerinden de görüyoruz, okuldan ayrılan çocuk sayısı gittikçe artıyor. Bu çocukların cinsiyet dağılımına baktığımızda çoğunun kız çocuğu olduğunu görüyoruz. Çocukların eğitime erişimi giderek zorlaşıyor. Son dönemde çok büyük olan doğal afetler, deprem, sel , yangın bunlar çok büyük oranda o bölgedeki kadınları ve kız çocuklarını etkiliyor. Bu etkenler de kadınlarda eğitime erişememe, iş imkanı bulamama, evin içine hapsolma, istemediği evlilikleri yapma durumunu oluşturuyor. Güvenli bir alanda olmadıkları için her türlü şiddete açık kalma gibi sorunları getiriyor. Aynı zamanda mevcut olan hukuki düzenlemelerin etkin bir şekilde uygulanmadığını düşünenlerdenim. Bu da halkın gözünde cezasızlık algısını ortaya çıkarıyor. Kadına yönelik şiddetin insanların zihninde meşrulaştırıldığını ‘makul gerekçeler’ bulunduğunu genellerde faillerle özdeşleşme kurulduğunu ve günün sonunda hep mağdurların suçlanıldığını görüyorum. Bunun da açıkçası bir zihniyet problemi olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı. 

“SUÇU SIFIRLAMAK MÜMKÜN DEĞİL” 

Cezaların artırılmasının kesin bir çözüm olmadığını dile getiren Yarlı “Sadece şunu çok net söyleyeyim bir hukukçu olarak ben sadece cezaların arttırılması veya hukuki korumaların arttırılması ve değiştirilmesiyle bu tip sorunların çözülebileceğini hiçbir zaman düşünmüyorum. Çünkü bu tip sorunların birden fazla markajı var. Multidisipliner alanda çözülmesi gereken sorunlar bunlar. Yani şiddet sadece hukukun sorunu değil. Aslında burada sosyoloji de işin içine giriyor, psikoloji de giriyor toplumun kültürel yapısı da giriyor.  Bulunduğunuz coğrafyada giriyor. Ülkenin ekonomik durumu, siyasi konjonktürü, bunların hepsi toplumdaki o şiddet algısını etkileyen tetikleyen arttıran ya da azaltan şeyler. Şunu kabul etmemiz lazım ki böyle bir suçu sıfırlamak mümkün değil. Bu bir ütopya olur suçu zaten herhangi bir şekilde sıfırlamak mümkün değil. Ama bu suçların işlenme oranını çok çok aza indirgeyebiliriz, ki bunun zaten dünyada örnekleri var” dedi. 

"ÇOCUKLARIN YAŞINA GÖRE DERSLER KONULMALI"

Yarlı “İnsanlara daha çok söz ve çalışma alanı verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Hukuki düzenlemeler iyileştirilirken bu alanda da yasal düzenlemeler yapılması gerektiğini düşünüyorum.  Uzmanların hem devlet içerisinde hem özel kurumlarda istihdam edilmesi gerektiğini, eğitim müfredatının özellikle çocuk hakları kadın hakları gençlerle olan şiddet ve uyuşturucu madde bağımlılığı üzerine revize edilmesi gerektiğini bu alanlarda özellikle hak bilinci anlamında çocukların yaşına göre mutlaka ders konulması gerektiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı. 

RUHSATSIZ SİLAH DÜZENLEMESİ KADINA VE ÇOCUĞA YÖNELİK ŞİDDETTE SUÇ ORANINI DÜŞÜRÜR MÜ?

Ruhsatsız silah düzenlemesine değinen Yarlı “Çok aşırı büyük bir etkisi olacağını düşünmüyorum. Fakat bu anlamdaki cezaların arttırılmasını tabii ki olumlu buluyorum. Çünkü bizim ülkemizde ruhsatsız silah kullanmak ya da bulundurmak her ne kadar suç olsa dahi cezası çok düşük olduğu için insanlar üzerinde bir caydırıcılığı yoktu. Çok büyük bir düşüş göstermeyecektir, bize ama illaki ki bir etkisi olacaktır. Fakat bu noktada bizim asıl yapmamız gereken yani devlet ve yönetim olarak bu tür silahlara ulaşımın bu kadar kolay olmasına engel olmak. Pompalı tüfek nasıl internetten bu kadar rahat satın alınabiliyor ve eve kargoyla geliyor. Bizim buradaki ticarete ket vurmamız lazım. Aslında silah tacirlerine ve bu konuda çalışan suç örgütlerini ve bunun ticaretini rahatça internet üzerinden yapabilen kişilere ulaşıp öncelikle bu başlangıcı engellemek lazım. Silah piyasaya girdiği sürece o silah zaten patlayacak. 

CİNAYETLERDE SOSYOEKONOMİK FAKTÖRLER 

Herhangi bir şiddet olayında failin sosyoekonomik kültürel eğitim durumuyla mağdurun bu tür durumları da etkiliyor. Kadın olarak kendinize daha güvenli olduğunuzda ekonomik özgürlüğünüz elinizde olduğunda haklarınızla ilgili bilinçli olduğunuzda bu suça maruz kalma oranınız belki düşebiliyor belki daha az risk altında olabiliyorsunuz.  Durumdan duruma göre değişir.  Ne yazık ki kırsal bölgeler için durum daha zor. Hala adliyenin yolunu bilmeyen veya ne yazık ki hala okuma yazma bilmeyen kadınlar. Tırnak içinde söylüyorum konuşamayan birçok engeli olan bir sürü kadın mevcut. O yüzden bu tür sosyal dezavantajlar kadınları ne yazık ki daha fazla şiddete maruz bıraktırabilir veya şiddete maruz kalma alanında risklerini daha da artırabiliyor. Ama bu demek değil ki eğitimli erkek şiddet uygulamıyor ya da eğitimli kadın şiddete uğramıyor.

"ŞİDDET ZİHNİYET PROBLEMİ"

 Bunlar sadece riski zaman zaman artırıp, azaltabilir şeyler.  Ama şiddet eğitimden de bağımsız olarak aslında bir zihniyet problemi.  Hastalık psikolojik rahatsızlık anlamında söylemiyorum. Bunu normal gördüğü için, bunun doğru olduğuna inandığı için ve hakkı olduğuna inandığı için böyle bir kültürde böyle bir toplumda büyüyüp yetiştiği için bunu yapması gerektiğini düşünüyor. O yüzden burada dünyanın en iyi okullarında da okusa bu içsel görüşünü değiştiremediği sürece hiç ummadığımız erkeklerin de evlerinin içinde partnerlerine, eşlerine, çocuklarına ne tür işkenceler veya eziyetler çektirdiğini görebiliyoruz” dedi.