Dışişleri Bakanı Fidan, Yunan basınına konuştu: Hedefimiz Ege’yi barış denizi yapmak!

Dışişleri Bakanı Fidan, Yunanistan’a gerçekleştiği resmî ziyaret öncesi Yunan basınına Ankara-Atina hattındaki son gelişmelere dair kritik açıklamalarda bulundu. İki ülke arasındaki ilişkilerde iyimser olmak için çok sebep olduğunu vurgulayarak "Gelecek nesillerimizin güvenlik ve refahı için diyalog ve işbirliğinden başka yol göremiyorum. Sorunlara çözüm yöntemleri için BM şartını takip etmek yeterli” dedi. Ayrıca Fidan, iki ülkenin asıl hedefinin Ege’yi barış denizi yapmak olduğunu söyledi.
Dışişleri Bakanı Fidan, Yunan basınına konuştu: Hedefimiz Ege’yi barış denizi yapmak!

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Yunanistan’ın başkenti Atina'ya 8 Kasım'da yapacağı resmî ziyaret ve Yunan mevkidaşı Yorgos Yerapetritis ile yapacağı kritik görüşme öncesinde, Yunanistan merkezli Ta Nea gazetesinin sorularını yanıtladı.

“HEDEFİMİZ EGE’Yİ BARIŞ DENİZİ YAPMAK”

İki yıla yakın süredir Ankara ve Atina arasındaki ilişkilerde olumlu bir ivme yakalandığına işaret eden Fidan, "Bunun başlıca nedeni iki ülke liderlerinin kararlılığı ve seçmenden aldıkları güç. Malum, Türkiye'de ve Yunanistan'da son seçimlerde iki iktidar partisi de halkın önemli desteğini aldı. Her iki lider, bu güçle birlikte Türkiye-Yunanistan ilişkilerini geliştirme konusunda kararlılıklarını ortaya koydu” diye konuştu. Bununla birlikte Fidan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tarihsel sorunları bir yana bırakıp krizler içerisinde bulunan uluslararası sistemde birlik ve dayanışma ile hareket edilmesi yönünde bir vizyon çizdiğini ve Ege'yi barış denizine dönüştürme hedefini ortaya koyduğunu kaydetti.

“DOSTLUĞU SAĞLAMLAŞTIRIYORUZ”

Türkiye ve Yunanistan'ın işbirliğini pek çok alanda, karşılıklı güven temelinde artırdığını belirten Fidan "Ticari ilişkilerimizi geliştirmekteyiz. Halklarımız arasındaki dostluğu daha da sağlamlaştırmaktayız. Bizim amacımız, paylaştığımız bu coğrafyanın geleceğini karşılıklı iyi niyete dayalı ortak bir vizyonla şekillendirmektir. Türkiye ve Yunanistan gibi iki komşu ve müttefik açısından zaten mantıklı olan da budur. Böylelikle her devletin asli görevi olan, halklarımızın huzur içinde, güvenli ve müreffeh bir ortamda yaşayabilmelerini temin ediyoruz” diye konuştu.

“YAKINLAŞMAYI ELEŞTİRENLER VAR”

Fidan, Türkiye ve Yunanistan'da bu yakınlaşmayı eleştiren kesimlere hem Türkiye'nin hem Yunanistan'ın milli menfaatlerinin ancak dostluk ve işbirliği ile güvence altına alınabileceğini anlatmak gerektiğini belirterek, "Tabii bunu yapabilmek için gerçekçi davranmamız ve sorunlarımıza doğru teşhisler koymamız gerekiyor” dedi.

“DİYALOG KANALLARI AÇIK OLMALI”

İki ülke arasında diyalog kanallarının özellikle en üst düzeylerde olmak üzere açık ve işler olmasının önemini vurgulayan Fidan, Aralık 2023'te Türkiye ve Yunanistan'ın imzaladığı Dostane İlişkiler ve İyi Komşuluk Hakkında Atina Bildirgesi'nde de etkin iletişim kanallarının gerilimin düşük tutulmasındaki rolünden bahsedildiğini hatırlattı.

“SORUNLARIN KRİZE DÖNÜŞMESİNİ ÖNLÜYORUZ”

Fidan "Dostum Yorgos Yerapetritis ve ben gerek olası gerilimleri azaltmak, gerek ilişkilerimizi ileriye taşımak için aramızdaki samimi diyalogdan en verimli şekilde istifade ediyoruz. Telefonlarımız birbirimize 24 saat erişebilir durumda. Sorunlarımızın krize dönüşmesini bu şekilde önleyebiliyoruz. Meselelerimizi suhuletle, açık sözlülükle ele alıyoruz. Yorgos ile uzunca bir görüşme yaparak bugünkü diyaloğumuzun temellerini oluşturmuştuk. Diyaloğa açık, yapıcı ve sonuç odaklı yaklaşımlarımız ikili ilişkilerimize olumlu etki ediyor." dedi. Oluşturulan bu anlayışla sadece iki bakan arasında değil, iki ülke Dışişleri Bakanlıkları’nın koordinesiyle farklı kurumların karşılıklı etkileşiminin de hızlandırıldığını belirten Fidan, her ne kadar üzerinde uzlaşıya varılamayan birçok önemli konu olsa da iletişim kanallarının açık tutulmasının her iki taraf için de fayda sağladığını, öte yandan krizden beslenen çevrelerin ise bu durumdan rahatsız olduğunu ifade etti.

“EGE’DE İŞBİRLİĞİNE AÇIĞIZ”

Fidan, deniz parkları konusunun gündeme geldiği ilk günden itibaren Türkiye'nin Ege'de Yunanistan ile bu hususta da işbirliğine açık olduğunu ortaya koyduğunu kaydederek "Zaten uluslararası deniz hukuku da Ege gibi yarı kapalı denizlerde çevre konularında kıyıdaşlar arasında işbirliğini teşvik etmektedir. Bu konudaki hassasiyetlerimizi de tekrar etmeme gerek olmadığını düşünüyorum. Çevre gibi evrensel değerlerin siyasi amaçlarla istismar edilmesine karşıyız. Ege'nin diğer kıyısında biz yokmuşuz gibi davranılması doğru değil. Zira korunması gereken çevre bizi de etkiliyor. Biz her türlü işbirliğine açığız" diye konuştu.

“TEK ÇÖZÜM YOLU DİYALOG”

İkili ilişkilerde iyimser olmak için çok fazla sebep olduğunun altını çizen Fidan, "Gelecek nesillerimizin güvenlik ve refahı için diyalog ve işbirliğinden başka yol göremiyorum. Sorunlara çözüm yöntemleri için Birleşmiş Milletler (BM) Şartı'nı takip etmek yeterli. Anlamlı diyalog sonucu kapsamlı çözümlere ulaşamazsak bütüncül bir yaklaşımla uluslararası yargıya gideriz. Ama bunun için çekinceleri ve engelleri kaldırmak ve en başta vehimlerden kurtulmak gerekir” dedi. Fidan, her ülke için olduğu gibi egemen eşitlik, karşılıklı saygı ve yapıcı diyaloğun Türkiye için de çok önemli olduğuna işaret ederek, Akdeniz coğrafyasının tarih boyunca en çok beşeri etkileşime sahne olan bölge olduğunu kaydetti. Bu etkileşimin karşı tarafın önceliklerini de anlama yeteneği sayesinde geliştiğini belirten Fidan “İkili ilişkilerde de konuşmaya 'karşı tarafın da hakları ve öncelikleri var' diye düşünerek başlarsak ve daha iyi birer dinleyici olursak daha başarılı oluruz kanaatindeyim. Neticede birbiriyle bağlantılı, sadece kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge meselesine indirilmesi mümkün olmayan pek çok sorunumuz var. Bu sorunların tamamının karşılıklı saygı ve işbirliği temelinde ele alma vaktinin geldiğini düşünüyoruz” dedi.

“TÜRKİYE, DÜZENSİZ GÖÇLE MÜCADELEDE GAYRETLİ”

Fidan, olası yeni bir göç dalgasına ilişkin soruyu yanıtlarken, göç yönetiminin son 15 yılda dış politikada önemi giderek artan bir gündem maddesi olduğuna işaret etti. Ayrıca Türkiye'nin gerek göç yönetimi gerek düzensiz göçle mücadelede azami gayret ortaya koyduğunu vurgulayan Fidan, "İlke itibarıyla, muhataplarımızın da düzensiz göçle mücadelelerini uluslararası hukuktan kaynaklanan sorumluluklarını göz önünde bulundurarak sürdürmelerini bekliyoruz” ifadesinde bulundu.

“ÇOK BOYUTLU ÇALIŞMALAR GEREKİYOR”

Fidan, düzensiz göçle mücadelenin, sınır güvenliğinin ötesinde, kaynak ülkelerde çözüm projelerinden uyum politikalarına çok boyutlu çalışmalar gerektiren bir saha olduğunu ifade ederek, Türkiye ve Yunanistan'ın, ana düzensiz göç rotalarından biri üzerinde bulunan iki ülke olduğunu kaydetti. Yunanistan'la göç alanında diyalog kanallarının işler durumda tutulmasının Türkiye açısından da önemli olduğunu belirten Fidan "Bu alanda işbirliği yapılması ülkelerimizin yararınadır. Özellikle Bulgaristan'la birlikte gerçekleştirilen üçlü toplantıların devamlılığını düzensiz göçle mücadele için elzem görüyoruz” diye konuştu.

“KIBRIS KONUSUNDA ORTAK ZEMİN YOK”

Öte yandan Fidan, Kıbrıs meselesine ilişkin yaptığı değerlendirmede ise hâlihazırda ortada herhangi bir müzakere sürecinin olmadığını, zira neyin müzakere edileceği konusunda derin görüş ayrılıkları bulunduğunu kaydetti. Taraflar arasında ortak zemin olmadığının BM tarafından da kayda geçirildiğini belirten Fidan, gelecek dönemde düzenlenecek geniş formatlı gayriresmî toplantının, sadece ileriye dönük neler yapılabileceğine dair görüş alışverişine olanak sağlayacağını aktardı.

“ÇÖZÜM İÇİN FARKLI YOLLAR OLABİLİR”

Fidan, öte yandan, Kıbrıs Adası'nın "yeniden birleşmesi" sayfasının kapandığının artık anlaşılmış olması gerektiğini ancak çözüm yönünde ilerlenebilmesinin mümkün olduğunu vurguladı. Çözüm için farklı yollar olabileceğine işaret eden Fidan, "Sonuç itibariyle siyasi meseleler fizik kuralları gibi değildir. Bir yoldan sonuca varılması imkânsız ise başka yoldan gidilir. Türk tarafı olarak biz de bunu yapıyoruz. Bu durumda çözüm için Ada'daki gerçekleri temel almamız gerekiyor. Ada'da iki ayrı halk ve iki ayrı devlet var. Bunlar komşu olarak, işbirliği içinde yan yana yaşayabilir. Bunu nasıl başaracaklarına iki halk birlikte karar verir. Adada hem Rumların hem Türklerin zenginliğini, güvenliğini, özgürlüğünü, barışını, egemenliğini mümkün kılacak bir yeni ruha ihtiyaç var." diye konuştu.