İstanbul Beşiktaş'taki Masquerade gece kulübünde çıkan yangında 29 işçinin hayatını kaybetmesiyle ilgili davada, 9 sanık hakim karşısına çıktı.


SAVUNMALAR ALINDI

Marmara Cezaevi karşısındaki salonda İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen duruşmada, 7'si tutuklu olmak üzere 9 sanık ve avukatları hazır bulundu. Müştekiler, avukatları ve izleyiciler de duruşmaya katıldı. Bazı müştekiler bulundukları şehirlerdeki adliyelerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlandı. Kimlik tespitiyle başlayan duruşmada, mahkeme heyeti başkanı sanıklara yöneltilen suçlamaları hatırlattı. Duruşma, tutuklu sanıkların savunmalarının alınmasıyla devam etti.


"BEN DE ÖLEBİLİRDİM"

İlk olarak gece kulübündeki metal yerlerin tadilatını yapan işçilerin patronu tutuklu sanık Çağatay Altuner savunmasını yaptı. Yapılacak iş için Kahraman Erdem ile anlaştıklarını ve tadilata başlamadan önce olay yerine gidip keşif yaptıklarını anlatan Çağatay Altuner, "Ses yalıtım malzemelerinin dışarı çıkarılmasını istedik. Birkaç gün sonra da çalışmaya başladık. 10-15 gün çalıştık ve hiçbir sorun yaşamadık. 1 saat sonra ben de orada olacaktım. Ben de ölebilirdim. 15 yıldır bu firmanın sahibiyim bu zamana kadar hiçbir iş kazası yaşamadım" dedi.


"BU SEFER SORMADIM"

Olay günü kendilerine ait tadilatın bittiğini anlatan Altuner, "Yangının çıktığı yerde bizim işimiz bitmişti. Üst katta ufak tefek işler kalmıştı. Onda da ham madde eksikliği olduğu için onu bekliyorduk. Yaşanan olayda ihmalim ya da kusurum yok" dedi. Savunması sonrasında sanığa, "Tadilat için kulübün izin alıp almadığını sordunuz mu?" diye soruldu. "Hayır" cevabını veren Altuner'e bu kez mahkeme başkanı, "Neden sormadınız? Hiç sormaz mısınız?" diye sordu. Sanık ise, "Normalde sorardık ama bu kez sormamıştık. İzin alınıp alınmadığını bilmiyordum" dedi.


"BİZ TÜM ÖNLEMLERİN ALINMASINI İSTEDİK"

Çağatay Altuner'ın ardından mobilya dekorasyon firması sahibi olan tutuklu sanık Kahraman Erdem savunmasını yaptı. Çağatay Altuner ile birlikte bu tadilat işini birlikte kabul ettiklerini anlatan Erdem, "Tadilattan önce mekana gidip gezdik. Ufak yanıcı bir madde gördük. Onun oradan çıkarılmasını istedik. Kulüp çalışanları onu oradan çıkardı. Sonrasında duvardaki yalıtım malzemelerini gördük. Siyah perde şeklinde her yer onlarla kaplıydı. Onların da sökülmesini istedik. Hepsi temizlendikten sonra tadilata başladık. Olay gününe kadar herhangi bir sorun yaşamadık. Biz tüm önlemlerin alınmasını istedik" dedi.


"YANGININ UFAK ODADAN ÇIKTIĞINI DÜŞÜNÜYORUM"

Yangının çıkış anında çalışan ve hayatını kaybeden kaynak ustası Ahmet Sever'in de işvereni olan Kahraman Erdem yangının başlama anına ilişkin de dikkat çeken iddialarda bulundu. Milliyet'te yer alan habere göre, Ahmet Sever'in çalıştığı anda çıkan kıvılcımın böyle bir yangını çıkarmasının mümkün olmadığını söyleyen Erdem, "Çalıştığı alanın altında küçük bir odacık vardı. Asıl yangının orada çıkıp büyüdüğünü düşünüyorum. Çünkü Ahmet Sever'in çalıştığı anda çıkan o kıvılcımın o kadar parlaması ve büyümesi mümkün değil" dedi. Ahmet Sever'in de çıkan yangında sorumluluk hissetmiş olabileceğinden bahseden Erdem, "Çıkış kapısına en yakın olan kişi Ahmet Sever'di. Büyük ihtimal Ahmet Sever yangının kendisi yüzünden çıktığını düşünüp sorumluluk hissettiği için çıkmadı ve yangına engel olmaya çalıştı" dedi.


2 TAHLİYE

Olayla ilişkin 7'si tutuklu 9 kişinin yargılamasına bugün devam edildi. İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesince, Marmara Cezaevi karşısındaki salonda görülen davaya 7 tutuklu sanık getirildi. Duruşmaya, 2 tutuksuz sanık, taraf avukatları ile olayda hayatını kaybedenlerin yakınları katıldı. Mahkeme heyeti tutuklu sanıklar, Dursun Çelik ve İbrahim Bildirici'nin adli kontrol kararıyla tahliyesine karar verdi. Diğer sanıklar İsmet Şen, Şahzade Şekergümüş, Çağatay Altunel, Kahraman Erdem ve Mehmet Memduh Ceylan'ın ise tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Heyet, işletme ruhsatı ve itfaiye raporlarının gerekli kurumlardan istenilmesine karar vererek duruşmayı 7-8 Ekim tarihine erteledi.


SKANDAL SAVUNMA: BU OLAY TAKDİR-İ İLAHİDİR

Sanık Çağatay Altunay savunmasında, "Yaşanan bu elim kazadan dolayı çok üzgünüm. Ramazan ayının bir hafta öncesinde gece kulübünün metal işlerini yapmak için konuştuk. Daha sonra mekanın sahibiyle iş için konuşup anlaştık. Biz mekanda 15 gün kadar sorunsuz çalıştık. Olay günü ben Pendik'teki iş yerimde çalışıyordum. Benim elemanlarımdan biri olay yerinde malzemeleri toplamak için oradaydı. Yangını duyunca bende hızlıca olay yerine geldim. Benim personelimde yangında üst kattan yangına müdahale etmek için indiği görülüyor. İstese yangından kaçabilirdi. Üzerime atılan suçu kabul etmiyorum. Benim personelim yabancı uyruklu olduğu için defalarca çalışma izni almaya çalıştım ama alamadım. İş güvenliği için üzerime düşeni yapamadım. Ben 15 yıldır metal işiyle uğraşmaktayım bu zamana kadar iş kazası yaşamadık. İş sağlığı ve güvenliği için tüm yükümlülüklerimizi elimizden geldiğince yerine getirmeye çalıştım. Ben adalete güveniyorum. Üzerime düşen maddi tazminat için avukatlarımla görüşerek üzerime düşeni yapmak istiyorum. İşletme sahiplerinin işi erken bitirmek için baskı kurduklarını duymuştum. Bizde işi bitirmek için acele ediyorduk. Bu olay takdir-i ilahidir sizin de takdir ettiğiniz gibi. Affınıza sığınıyorum. Tahliyemi talep ediyorum" dedi.


"SEÇİM ARİFESİ OLDUĞU İÇİN RANDEVU RANDEVU VERİLMEDİ, DAHA ÖNCE DE İZİN ALMADIM''


Gece kulübü sahibi Şahzade Şekergümüş savunmasında, "Biz her yıl ramazan ayında dükkanımızı kapatır tadilat yaparız. Bu sene de aynı şekilde dekorasyon değişikliği için Ersin Bey ile anlaştık. O daha önceden de dekorasyon işlerimizi yapmıştı.Tadilat öncesi belediyeye gittim ama seçim arifesi olduğu için randevu verilmedi. Belediyede bir görevli seçim döneminde oldukları için kimsenin şu an bu işle ilgilenemeyeceğini söyleyerek 'sen tadilatını' yap dedi. Daha önce de yaptığım tadilatlarda evraklı bir izin almamıştım. Mimarların çizmiş oldukları tasarımları işleyişi daha iyi bildikleri için çalışanlarla bir gün iş yerinde toplantı yaparak değerlendirilmesini istedim. Tadilat süreçlerinde genelde hep gece kulübünde bende olurdum. Yangından önceki gece bende sahuru yaptıktan sonra evime gittim. Öğlen saatlerinde yangın çıktığını öğrenince direk arabamla iş yerine geldim" dedi.


"BELEDİYE BAĞIŞ KARŞILIĞI İZİN VERİYORDU''


Şekergümüş, "Olay günü personel şefimiz kendi aralarında oluşturduğu sosyal medya grubuna mesaj atarak tüm personelin saat 11.00'da işletmede olmasını istemiş. Bu yüzden yangın saatinde o kadar personelin olduğunu düşünüyorum. Daha önce de tadilat öncesi belediyeye gittiğimizde bağış karşılığı izin veriliyordu. Farklı ilçelerde de gece kulübü işlettim. Orada da aynı şekilde ilgili belediye nereye bağış yapmamı isterse oraya bağış yapardım. Paraları da vezneden yatırıyordum. İşletmede iki girişimiz vardır. Biri mal kabulünün olduğu diğeri ise müşterilerin giriş çıkış yaptığı kapı var dedi. Mahkeme başkanının 'çıkış tabelaları var mıydı?' sorusu üzerine Şekergümüş, "Benim bildiğim işletmenin tek eksiği floresan lambalardı. Loca ve sahne yanlarında vardı. Normalde her yerde tabela vardı. Tadilat sırasında çıkarılıp çıkarılmadığını bilmiyorum" ifadelerini kullandı.