İstanbul'da yaşayan 64 yaşındaki Sait Karaarslan'ın çektiği acı filmlere konu olacak cinsten.  Yaklaşık 40 yıldır İstanbul’da noter olarak çalışan 3 çocuk, hastalığı nedeniyle 65 günde 67 kilodan 47 kilolara kadar düştü. Şimdiye kadar ilaç bile kullanmadığını söyleyen hasta adam “Grip dışında hastalık bilmem. Ama Ramazan ayının ortalarında bir şey yiyip içemez hale geldim. Bunu ilk başlarda dışarıda yediğim yemeklere veya iftara bağlamıştım. Oruç tutmaya devam edip bayram sonuna kadar sabrettim ama müthiş bir kilo kaybı söz konusu oldu. Yediğim bir lokma saatlerce sancı sebebi oluyordu, kıvranıyordum. Ölmek istedim o derece hayattan bezmiş durumdaydım” ifadelerini kullandı.

“MİDEMDE MÜTHİŞ BİR SANCI HİSSEDİYORDUM”

Midesinde dayanılmaz bir sancı hissettiğini ifade eden Karaarslan, “Korhan hocama çok teşekkür ediyorum benimle çok güzel ilgilendi. Ameliyattan önce 4-5 gün yoğun bakımda tutarak ameliyata hazırladı. Ameliyata girecek halim de yoktu. O derece yiyip içemiyordum. İçtiğim su bile etkiliyordu. Midemde müthiş bir sancı hissediyordum. Dayanılacak gibi değildi. Ayağa kalkacak mecalim yoktu” diye konuştu.

EŞİNİ 2023 AĞUSTOS'TA KAYBETTİ

Hayata yeniden başladım diyen Karaaslan, geçen yıl 7 Ağustos’ta eşini kaybettiğini hastalığında bu kayıptan dolayı yaşadığı stresin etkili olabileceğini söyleyerek “Eşimle 40 yıl aynı hayatı paylaştık. Hayatımdaki en önemli stres kaynağı onun ölümü oldu” dedi.

“HASTA BİZE GELDİĞİNDE CİDDİ BİR KİLO KAYBI VARDI”

Sait Karaarslan’ın ameliyatını gerçekleştiren Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Korhan Erkanlı, hastanın durumu hakkında “Sait Bey öncelikle bize geldiğinde ciddi bir kilo kaybı vardı. 67 kilolardan 45 kilolara kadar düşmüştü. Hastamız acaba altta yatan bir kanser mi var diye bize araştırma amaçlı geldi. Araştırdığımızda hastamızın hiç yemek yiyemediğini fark ettik ve bağırsakları hiç çalışmıyordu. Bunun üstüne yaptığımız görüntülemelerde bağırsağa giden damarının tamamen tıkalı olduğunu ve çok uzun sekment tıkalı olduğunu fark ettik. Böbreğe giden damarda da tıkanıklık vardı. Araştırmaya başladığımız zaman gördük ki kalbinde yaklaşık 6 santim büyüklüğünde bir balonlaşma vardı. Ve o balonlaşma içinde de pıhtılar vardı. Pıhtıların karın damarı ve böbrek damarını tıkadığını fark ettik” ifadelerini kullandı.

“HİÇBİR ŞEKİLDE AĞIZDAN YEMEK YİYEMİYOR, SU DAHİ İÇEMİYORDU”

Balonlaşma çok acil bir durum olduğu için öncelikli olarak kalp ameliyatını yaptıklarını belirten Prof. Dr. Erkanlı, “Balonlaşmayı tamir ettikten sonra baypass da yapılması gerekiyordu. Onu da yaptık. Hastamızı bir hafta boyunca yoğun bakımda takip ettik. Çünkü hiçbir şekilde ağızdan yemek yiyemiyor, su dahi içemiyordu. Onu damardan besleyerek bir hafta boyunca beslenmesini o şekilde sağladık. Daha sonrasında ikinci seansta genel cerrahi ekiplerimizle beraber girdiğimiz ameliyatta ayaktan aldığımız damarı bağırsak damarına baypass yaparak bağırsaklarını çalışır hale getirdik” diye konuştu.

“HASTA ŞU ANDA HER ŞEYİ YİYEBİLİYOR”

Hastanın 45 gün önce taburcu olduğunu ifade eden Prof. Dr. Erkanlı, “Şu anda kendisinin ifadesine göre her şeyi yiyebiliyor. Durumu gayet iyi şu an da. Ameliyatın etkileri de ortadan kalktı. Artık sağlıklı bir şekilde yaşayabilir” dedi.

İKİNCİ AMELİYAT 4 SAAT SÜRDÜ

Prof. Dr. Erkanlı, ilk ameliyat olan kalp ameliyatının yaklaşık 2.5-3 saat kadar sürdüğünü ikinci ameliyatın ise 4 saate yakın sürdüğünü aktardı.

“ÇOK NADİR OLAN BİR OLAY”

Dünya literatürüne baktığı zaman bu tarz bir vaka hiç görmediklerini söyleyen Prof. Dr. Erkanlı, “Çok nadir olan bir olay. Hatta o kalpteki balonlaşmanın bu damara pıhtı atması kadar nadir bir olay yok. O yüzden biz bunu dünya literatürüne bildirdik. Oradan yayınlanması için yanıt bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

“YAŞAMA ŞANSI NEREDEYSE BİR AYDAN KISAYDI”

Hasta ameliyat olmadığı takdirde yaşama şansının çok düşük olduğunu belirten Prof. Dr. Erkanlı, “Hiçbir şekilde bağırsakları çalışmadığı için yemek yeme şansı yoktu. Yaşama şansı neredeyse bir aydan kısaydı. O yüzden bu ameliyat riskli olmasına rağmen önce kalp ameliyatını yaptık. Bu yaklaşık yüzde 10-15 riski olan bir ameliyattı. Sonrasında bağırsak ameliyatı çok nadiren olan bir ameliyat olduğu için risk oranı yok ama başarılı bir ameliyat gerçekleşti” dedi.

“STRES BU GİBİ HASTALIKLARIN HEPSİNİN BAŞLANGICIDIR”

Stresin bu tarz hastalıklarda etkili bir faktör olduğunu ifade eden Prof. Dr. Erkanlı, “Hastamızın en büyük sıkıntısı bizim bildiğimiz kadarıyla strese maruz kalması. Stres bu gibi hastalıkların hepsinin başlangıcıdır. O yüzden stresten uzak kalmak öncelikle sağlıklı yaşamın başlangıcı olarak kabul edilebilir” diye konuştu.