Suriye'de 61 yıllık Baas rejimi çöktü, yıllardır korku içinde yaşayan Suriye halkı rahat bir nefes aldı, gidenler ise geri dönmeye başladı.
Şam, Halep ve daha birçok şehirde hayat şimdilik olağan akışında ilerliyor.
8 Aralık'tan bu yana insanların sokakta yüzü gülüyor.
Geleceğe ilişkin belirsizlik hakim olsa da bu aşamada işler yolunda gidiyor.
Suriyeliler, "Esad gitti ya, gerisini hallederiz" diye düşünüyor.
Şam'da alkollü mekanlar bile çalışıyor.
Ülkeyi kontrol eden güçler insanların günlük yaşantısına müdahale etmiyor.
HTŞ lideri Colani geçtiğimiz gün bir röportajında "Taliban gibi yönetmeyeceğiz" mesajını verdi tüm dünyaya.
Zaten korkulan da olmadı. Esad'ı deviren güçler intikam politikası ile hareket etmedi.
Colani başka bir röportajında, "Allah'tan, intikamsız bir zafer diledik" diyordu.
Suriye'nin Esad sonrası daha büyük bir kargaşaya sürükleneceğini savunanlar yanıldı.
Çarpıcı bir örnek vereyim;
Lazkiye'de kontrolü sağlayan HTŞ, evlerini zorla gasp eden silahlı gruplara karşı Nusayrileri koruyor.
BBC Türkçe'de çıkan habere göre Halep'ten gelen bazı silahlı militanlar, Lazkiye'de birkaç Nusayri aileyi zorla evlerinden çıkarıp kendileri yerleşiyor.
Bu aileler bölgede görev yapan HTŞ'lilere gidip şikayette bulunuyorlar.
HTŞ ise bu kişileri yakalayıp karakol olarak kullandıkları binaya götürüyor.
HTŞ'nin komutanlarından Abu Ayoub şikayetçilerden birine "Evinize gelenler haydut, onları çıkaracağız. Eşyalarınızı geri vereceğiz. Sözümüz söz" diyor.
Zaten HTŞ, rejimi devirdikten sonra 2 aşamalı bir plandan söz etmişti.
Birincisi, ülkenin güvenliğini sağlamak, ikincisi ise geçiş sürecini halkın ihtiyaçlarını karşılayacak ölçüde sorunsuz bir şekilde atlatmak...
Her 2 plan da tıkır tıkır işliyor...
Ülkede devlet kurumları da çalışıyor. Temel hizmetler bu kurumlar aracılığıyla karşılanıyor.
Eksikler çok. Kolay değil. Paramparça olmuş bir ülkeden söz ediyoruz... Ortada büyük bir yıkım ve enkaz var.
Ancak mevcut gidişata baktığımızda geleceğe dair umutlar artıyor.
*
Türkiye ise bu normalleşme sürecinin tam göbeğinde yer alıyor.
Esad'ı deviren güçler üzerinde büyük bir etkimiz var.
Biz onlardan böyle bir Suriye istiyorduk. Yani, çatışma ve kaosun olmadığı, herkesin barış içinde yaşayacağı bir Suriye...
Onlar da bizim istediğimiz Suriye'yi inşa etmek için çabalıyorlar.
Devlet aklımız galip geldi. Yürüttüğümüz politikalar, büyük güçlerin sahadan çekilmesiyle sonuçlandı. Suriye, Suriyelilere bırakıldı.
Gerçeği gören Trump, "Suriye'nin anahtarı Türkiye'nin elinde" dedi...
*
Sahada şimdiye kadar Suriye toplumunu tedirgin eden olaylar yaşanmasa da kalıcı ve barışçıl bir sistemin inşa edilmesi de hem zor olacak hem de zaman alacak.
Yarın ne olur bilemeyiz.
Bütün bu olup bitenlere büyük bir endişe ve kaygıyla yaklaşanlar da var.
Kimilerine göre bu yaşananlar cicim ayları...
Büyük güçler tekrar müdahale eder ve ülkede bütün bu ılımlı tablo tersine döner mi? Herkesin aklında bu soru var...
Türkiye'deki bazı muhalif çevreler, ileride bir gün gücü eline geçiren bir grubun, Esad'ı bile aratabileceğini savunuyorlar.
Yeni yönetimin kapsayıcı bir hükümet kurmaması halinde Suriye’nin tekrar iç savaşa sürüklenme riskinden söz edenler de var.
Nasıl bir Suriye inşa edileceğini bize zaman gösterecek...
Umarız, süreç Türkiye'nin kontrolünden çıkmaz...