Meğerse milli içeceğimiz çay değil Türk kahvesiymiş. Peki çay nasıl Türk kahvesinin önüne geçti?

Bugün 5 Aralık Dünya Türk Kahvesi Günü. UNESCO da Türk kahvesini maddi olmayan kültürel miras listesini aldı. Türkiye'nin milli içeceği olarak çay biliniyor, aslında bu toprakların milli içeceğinin Türk Kahvesi olduğunu biliyor musunuz? İşte Türk kahvesinin seyri.

Kendine has pişirme tekniği nedeniyle tüm dünyada Türk kahvesi olarak bilinen ve talep gören milli içeceğimiz yurt içinde çoğu zaman çay ile yarışıyor. Çünkü dünyanın en çok çok çay tüketen ülkeleri arasında Türkiye zirvede yer alıyor. Kahve önceleri Arap Yarımadası’nda kahve meyvelerinin çekirdeklerinin kaynatılmasından elde edilen bir içecek olarak tanınıyordu. Yemen Valisi Özdemir Paşa lezzetine hayran kaldığı kahveyi 1543 yılında İstanbul’a getirdi. Ve böylece dünya çapında bir marka haline gelen Türk kahvesinin de ilk temelleri atılmış oldu.

YEMEN VALİSİ SAYESİNDE İSTANBUL'A GELDİ 

Kahvenin öğütülerek cezvelerde pişirmeyi kimin akıl ettiği bugün bile gizemini koruyor ancak Yemen Valisi Özdemir Paşa sayesinde İstanbul’a gelen kahve çekirdekleri ilk olarak saray ve çevresinde pişirilip içilmeye başladı. 11 yıl gibi bir süre içinde kahve büyük bir popülerlik kazandı. Ve 1554 yılında Tahtakale’de Osmanlı’nın ilk kahvesi açıldı.

RİTÜEL HALİNE GELDİ, YAYILDI

Kısa sürede halkın en sevdiği içecek haline gelen Türk kahvesi, evlerde özel misafirlere ikram edilmeye başlandı. Kahvenin yanında lokumlar, şerbetler Türk kahvesine özel ikramları da bir ritüel haline getirirken, yurt dışından gelen tüccarlar, bürokratlar ve seyyahlar sayesinde Türk kahvesi tüm dünyada tanınır hale geldi.

Türkiye’de yetişmeyen kahve meyvelerinin uzun süre bozulmadan saklanması, taşınırken zarara uğramaması gibi etkenler, hali hazırda halk tarafından çok sevilen kahvenin ekonomik olmasa da ulaşılabilir bir hale gelmesinde büyük rol oynadı. Zarif kahve fincanları, özel anlara şahitlik eden kahve ikramları ve hatta “Fal” keyfi ile Türk kahvesi sosyal hayatta sadece maddi değil manevi bir anlam da taşımaya başladı.

ÇAY İÇEN İLK TÜRK KİM?

Çayın Türkiye’ye gelmeden önce ilk olarak 12. Yüzyılda Kazakistan’da yaşayan Türk şair Hoca Ahmet Yesevi tarafından içildiği bilgisi bazı kaynaklarda yer alıyor. Hatta Ahmet Yesevi’nin komşusunun evinde içtiği sıcak çayın yorgunluğunu giderdiğini ve şifa bulmaları için hastalara içirilmesini tavsiye ettiği de belirtiliyor.

ÇAY KAHVEDEN ÇOK SONRA GELDİ

Bugün dünyada çapında tüketimine bakıldığında Türkiye’nin açık ara zirvede yer aldığı çay ise bu topraklara kahveye göre çok sonraları geldi. 1787 yılında Japonya’dan getirilen ilk çay tohumları Bursa civarında toprakla buluştu. Ancak iklim koşulları nedeniyle bu girişim başarısızlıkla sonuçlandı.

1924'TE MECLİS'TE ONAY VERİLDİ

Ancak bu durum Türkiye’de çayın yetiştirilmesini geciktirse de engel olamadı. Yapılan araştırmalar ve uzun yıllar süren çalışmalar neticesinde 1924 yılında Rize’de çay yetiştirilmesine ilişkin teklif Meclis’te onaylandı. İklimle uyumlu olan çay Rize’de ve bölgede yetişse bile yine dağılımı hızla gerçekleşmedi. Çünkü çayın işlenmesi ve çevre illere dağıtımı oldukça zahmetliydi. Zira çay yaprakları bozulmaya oldukça müsait yapıdaydı. Takvimler 1947 yılını gösterdiğinde Türkiye’deki ilk çay fabrikası kuruldu. Ayrıca yapılan yollar çayın farklı illere bozulmadan ulaşımını da kolaylaştırdı. Kısa süre içinde Türk halkının beğenisini kazanan çay neredeyse milli bir içecek haline gelirken, kahvenin tahtını da sallamış oldu.

1950'DEN SONRA ALIŞKANLIKLAR DEĞİŞTİ

1950’lere kadar Türkiye’de kahve tüketimi daha yaygınken, çayın sahneye çıkmasıyla bir anda farklı bir portre oluştu. Kahve özel anların eşlikçisi olurken, çay her daim el altında olan bir içecek haline geldi…

Yaşam Haberleri