Şeker hastalarında şekeri dengelemek için kullanılan insülin iğneleri, kilo vermek isteyen hastalar tarafından da kullanılıyor. Yeni nesil insülin olarak bilinen ilaçlar birinci grup obezite denilen, vücut kitle endeksi 30-35 arasında olan hastalar için kullanılabiliyor. Belli bir dozda kullanılan ilaçlar, hastada mide bulantısı yapıyor ve yemek yeme isteği kırılıyor. İlacın etkisiyle kırılan insülin direnci sonrası hasta kilo vermeye başlıyor. Ancak uzmanlar zayıflamak amacıyla kullanılan bu iğneler için uyarıyor. Uzun süreli kullanılan insülinlerin hormonal bozukluklara sebep olabileceğini belirten Obezite ve Metabolik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Bora Koç, bu ilacın uzun süreli kullanılması durumunda pankreas kanseriyle ilişkilendirildiğini belirtti. İlacın muhakkak doktor kontrolünde kullanılması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Koç, hekimin önerdiği dozdan fazla kullanılmasının şekerde dengesizlik yaratabileceğini, bu durumun da hastayı komaya sokabileceğini ifade etti.
Obezite ve Metabolik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Bora Koç, şeker hastalarında şekeri dengelemek için kullanılan farklı insülinler olduğunu belirterek “Değiştirilmiş, yan etkisi daha az olan insülin türevleri var. Bunların zayıflamaya etkisi olduğu anlaşıldıkça acaba kilolu hastalarda zayıflama amacıyla bu yeni nesil insülinler kullanılabilir mi diye birçok çalışma yapıldı ve etkileri belli bir grup hasta için de başarılı sonuçlar oluşturdu. O yüzden bu yeni nesil insülinleri zayıflama amacıyla da bazı hastalarımızda kullanabiliyoruz” ifadelerini kullandı.
İnsülin iğnesinin kilo verme amacıyla kullanıldığı hasta grupları hakkında bilgi veren Prof. Dr. Koç, “Burada önemli olan hangi hastaya bunu vereceğiniz. Çok ileri derecede kilolu ya da kiloyla beraber çok ciddi yandaş hastalıkları olan hastalarda biz daha etkili yöntem olan ameliyatları tercih ediyoruz. Birinci grup obezite dediğimiz vücut kitle endeksi 30-35 arasında olan veya ciddi hastalığı olmamış ya da vücut kitle endeksi 25-30 arasında olan hastalarda bu tür yeni nesil insülini tercih ediyoruz” dedi.
“İNSÜLİN DİRENCİ KIRILDIĞI İÇİN HASTA KİLO VERMEYE BAŞLIYOR”
Yeni nesil insülinlerin belli bir dereceye kadar olan insülin direncini kırdığını bu nedenle vücudun karbonhidratları kullanabilir ve yağ yakabilir hale geldiğini söyleyen Prof. Dr. Koç, “Bu ilaçlar belli dozlarda hastalarda bulantı yan etkisi oluşturuyor. Bulantı hisseden biri de yemeğe karşı bir soğuma yaşıyor ve yemek ihtiyacını azaltıyor. Arka planda ilacın etkisiyle insülin direncini kırdığınız için hasta kilo vermeye başlıyor. Bu kilo verimi kısıtlı. Çünkü bu ilaçlara vücut tolerasyon geliştiriyor ve gittikçe ilacın dozunu artırmanız gerekiyor. Bu ilaçların belli bir noktaya kadar dozu artırılabiliyor. Doz miktarı vücuda ciddi zarar verebilecek noktaya geldiğinde belli bir sınırda tutulmalı” diye konuştu.
Hastalarda yaklaşık 3-6 ay arasında bu insülinleri tercih ettiklerini belirten Prof. Dr. Koç, “Çünkü bu süre zarfında da etkin doza ulaşmış oluyoruz. Hasta bu süre zarfında beslenmesine dikkat ederek, egzersiz yaparak ve ilacın etkisiyle insülin direncinin kırılmasıyla ortalama 10-15 kilo verebiliyor” ifadelerini kullandı.
“ÇOK UZUN SÜRE KULLANIMINDA PANKREAS KANSERİYLE İLİŞKİLENDİRİLMİŞ”
İlaçların vücutta bir takım yan etkiler yaratabileceğine dair bilgi veren Prof. Dr. Koç, “Bunlar dışarıdan direkt insülin aldığımız grup gibi değil. Vücuda etki ediyorlar. Siz uzun süre bunun etkisine maruz bıraktığınızda hormonal sistemi bozabilirsiniz. En önemlisi bu grup insülinlerin çok uzun süre kullanımında pankreas kanseriyle ilişkilendirilmiş. Her bu ilacı kullanan da pankreas kanseri oluyor gibi bir algı çıkmaması lazım ama uzun dönem kullanımda pankreas kanseriyle ilişkilendirildiği için bu ilaçların kullanımı belli bir dozdan sonra artık bırakılıyor. Sadece ilaca güvenen hastalarda bu ilaçların o kadar da etkili olmadığının bilinmesi gerekir” diye konuştu.
“ŞEKER DÜŞÜKLÜĞÜ HASTAYI KOMAYA SOKABİLİR”
İlaçların doktor kontrolü dışında dozunun artırılmasının sonuçları hakkında açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Koç, “Kilo vermek için doktor kontrolü olmadan, kendi başınıza dozu artırdığınızda şekerinizi düşürebilirsiniz. Şeker düşüklüğü hastayı komaya sokabilir. Yoğun bakım şartları oluşabilir. O nedenle doz ayarlaması hekim tarafından yapılmalıdır. Ayrıca gün içinde yaptığınız dozun karşılığı olan beslenmeyi yapamazsanız, şekeriniz düşebilir. Örneğin araba kullanırken şekeriniz bir anda düşüp kaza yapmanıza neden olabilir. O yüzden ilaç dozuyla beraber beslenmenin de düzenlenmesi lazım. Bu ilaçları endokrinoloji uzmanı kontrolünde kullanmak gerekiyor. Çünkü şeker dengesizlikleri kişide ani bilinç kaybına neden olabilir. O yüzden bu ilaçların dikkatli kullanılması gerekmektedir” dedi.
İlaç kullanımının yanında beslenmenin de önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Koç “Hekimin dediği dozun üzerinde uyguladığınızda ani şeker düşüklükleri hastayı komaya götüren bir süreç oluşabilir. Doza bağlı beslenme de önemlidir. Düzensiz beslenmede de hasta kendine zarar verebilir. O da şekerde dengesizlik yapabilir. Bu ilaçları kullandığınız zaman hekimin önerdiğinin dışına çıkmamak önemlidir” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Koç, zayıflama için kullanılan yeni nesil insülinlerin erişkinler için kullandığını, çocuk yaş grubunda şu anda tercih edilmediğini belirtti.
“BU İLAÇLAR SANILDIĞI KADAR MASUM DEĞİL”
İlaçların yaklaşık 5-6 yıldır dünyada ve Türkiye’de kullanıldığını ifade eden Prof. Dr. Koç, “Ülkemizde son dönemde kilo probleminin artması, ileri derecede şişman hastalar ve obeziteye giden hastaların sayısının artması bu ilaçların kullanılmasına neden oldu. Bu ilaçların kullanım alanı çok önemli, bazı zayıflama ilaçları gibi dışarıdan alıp kendinizin kullanabileceği grupta ilaçlar değil. Muhakkak doktor kontrolünde olması lazım. Bu ilaçlar sanıldığı kadar masum değil. Bunlar endokrinoloji uzmanı kontrolünde düzenli bir şekilde takipleri yapılarak diyet programları dengelenerek, ilaca göre diyet programları vererek kullanılması gerekir” dedi.